Reklam
  • Reklam
Karşıyaka Tramvayı ile Enerji Kaynakları Sorunsalına Bakış
Dr.Haktan Birsel

Dr.Haktan Birsel

Karşıyaka Tramvayı ile Enerji Kaynakları Sorunsalına Bakış

24 Nisan 2017 - 10:23 - Güncelleme: 24 Nisan 2017 - 10:29

Enerji kaynakları konusu neredeyse bütün bilimsel disiplinlerin ilgi alanında olan ve üniversitelerden ticari firmalara kadar geniş bir yelpazede ilgi gören ve üzerinde çalışılan bir alan haline gelen bir konudur. Hatta en önemli konudur ki günümüzdeki bütün güç mücadelesinin nedenlerine bakıldığında bu konu ortaya çıkmaktadır.Kısa bir şekilde enerji kaynakları konusuna baktığımızda dünya genelinde bilindik kaynakların özellikleri bakımından üçe ayrıldığı görülmektedir. Bunlar; hidrokarbonlar, yenilenebilir ve nükleer enerji ve kaynaklarıdır. Nükleer enerji konusunu ayrı bir zamanda değinmek üzere bir kenara bırakarak günümüzde bütün yönetim yapılarını ilgilendiren diğer iki kaynak üzerinden cümlelerime devam etmek istiyorum.

Hidrokarbonlar! Dünya genelinde her alanda en fazla kullanılan kaynaklardır. Hazar, Orta Doğu, Kuzey denizi, Afrika ve Amerika kıtası alanlarında çıkarılan petrol ve doğalgaz kaynaklarını kapsamaktadır. Her yıl artan oranda kullanılması ve kısıtlı yani artık sonunun geldiğinin düşünülmesi nedeniyle bu kaynaklara bağlı olan bütün ülkeler yeni arayışların içine girmektedir. Bu kaynaklarda en önemli sorun sahip olmaktan ziyade dünya piyasalarına ulaştırılmasında hangi yolların izleneceğidir. 1960-1990 yılları arasında tanker taşımacılığına bağlı olan ulaşım sistemi günümüzde boru hatları sistemine yerini terk etmiştir. Bu da yaşanan mücadelenin kaynaklara sahip olan ülkeler kadar boru hattı üzerinde bulunan ülkeleri de fazlasıyla etkiler hale gelmesine neden olmuştur. Ama buradaki esas sorun bu kaynaklara sahip olmadan bağımlı olmanın yakın zamanda faturasının çok ağır olacağının bilinmemesi ya da bilindiği halde üzerinde fazla durulmamasıdır.

 

 

Yenilenebilir enerji kaynakları! Günümüzde gelişen teknolojinin de sayesinde çok önemli hale gelmiştir. Genel olarak güneş ve rüzgâr bu alanda başı çekmektedir. Sonsuzdur, temizdir, yeni buluşlarla ilave edilen sistemleri sayesinde neredeyse 24 saat enerji üretimi sağlanmaktadır. Bu alanda öncülüğü ABD ve Avrupa’da Almanya yapmaktadır. Üretim konusunda ise Çin başı çekmektedir. Özellikle güneş enerjisinin elde edilmesinde kullanılan hücre teknolojisi günden güne gelişmekte ve camların üzerine yapıştırılacak saydam film şeritlerine kadar ilerleme göstermektedir. Bu da kısa bir süre içinde bu konuya eğilen ülkelerin her alanda elektrik üretimine geçebileceğinin ve bu sayede de hidrokarbonlardan kurtulacağının önemli bir işaretidir. Bu ay içinde ABD tarafından 2030 enerji politikası açıklandığında bu konuya ne kadar önem verildiği ortaya çıkmıştır. Politikanın hedefi, 2030 yılına kadar her evin elektrik üreten bir santrale dönüştürüleceği, güneş enerjisinde kullanılan malzemelerin fiyatlarının düşürülmesi için de yeni fabrikalar kurulacağı şeklindedir.Türkiye’de yeni yeni de olsa bunun farkına varmıştır. Ancak yeni farkına varılmış olması, bu konuda yavaş davranılması anlamına gelmemelidir. Direk bir enerji politikası dönüşümüne ihtiyaç vardır. Çünkü Türkiye’nin coğrafyası konum ve potansiyel açısından güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretilmesine çok müsaittir.

Bu açıdan bakıldığında iki yıldan bu yana çalışmaları devam eden ve sonunda büyük zahmetlere ortaya çıkan Karşıyaka tramvayının bu gelişmelerden nasibini almadığı görülmektedir. Her ne kadar modern bir görüntüsü olsa da teknolojisi neredeyse yüzyıl öncesi ile aynıdır. Yani ilk yapıldığında da aynı şekilde çalışmaktaydı. Halbuki İzmir bir yenilenebilir enerji merkezi konumunda olduğundan hareketle bu projeye üniversiteler ve bu alanda çalışan ticari işletmeler dahil edilseydi ve direk güneş enerjisinden elde edilen elektrik ile çalışmış olsaydı, belki de dünya çapında yankı yapacaktı. Ayrıca maliyeti fazla bile olsa çalıştıktan sonra kısa bir süre içinde kara geçebilecekti. Ya da belediye hizmeti olarak bazı günler halka ücretsiz bile hizmet verebilecekti. Şimdi akla bu kadar ağır bir sistem güneş enerjisiyle çalışabilir mi diye bir soru gelebilir. Cevabı açık ara ile evettir. İnternette merak eden kısa bir araştırma yaparsa kolayca örneklerini görebilir. Örneğin İsviçre’de saatte 500 Km. hız yapabilen bir tren sistemi işletilmektedir. Enerjisini de hat üzerine kurulmuş yapay güneş enerjisi panelleriyle kaplanmış tüneller sağlamaktadır. Giresun’da üniversitenin kampüs içindeki tramvayı bu şekilde ücretsiz olarak hizmet vermektedir. İlginç bir şekilde bu tür örnekler artık günden güne artmaktadır.

Sonuç olarak Karşıyaka Tramvayı eksik düşünülmüş, kolay yolun seçilmesiyle yapılmış bir ulaşım sistemi olarak tarihe geçmiştir. Bence İzmir gibi dünyanın en önemli turizm merkezlerinden birisine yakışmamıştır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar