Tunç, Bolu'da Gerede Adalet Sarayı temel atma töreninin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin öldüğü, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangını davasına ilişkin soru sorulan Tunç, yangınla derinden sarsıldıklarını, konuyla ilgili adli süreçlerde Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca etkin soruşturma yapıldığını, yargılamanın devam ettiğini söyledi.
Eylülde devam edilecek davayla ilgili yargının sonuna kadar araştırma ve soruşturma yaptığını vurgulayan Tunç, teknik bilirkişilerin ve uzmanların raporlarını verdiğini kaydetti.
Tunç, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek "Bu acıya neden olanlarla ilgili ister kamuda, ister otel yöneticileri, sahipleri olsun, yargımız adli süreci sürdürüyor. Hep beraber de biz takip ediyoruz." diye konuştu.
Yangın sonrasında özellikle ana muhalefet liderinin talihsiz beyanları olduğunu, soruşturmayla ilgili dezenformasyon içeren birtakım bilgiler yayıldığına, soruşturmanın etkin sürmesi için hızlı şekilde adli soruşturma başlatıldığını belirten Tunç, "İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) bilirkişiler görevlendirildi, bölgede inceleme yaptılar, raporlarını oluşturdular ve adliyeye teslim ettiler. Cumhuriyet Başsavcılığı da bu raporlar ışığında belirlenen şüphelilerle ilgili kamu davası açtı." ifadelerini kullandı.
Tunç, İTÜ'nün etkin bilirkişi incelemesi yaptığını, bu rapor doğrultusunda da sorumluların belirlendiğini aktararak şöyle devam etti:
"Otel yöneticileri, otel çalışanları da var içerisinde. Otel sahipleri, Bolu Belediyesiyle ilgili kusurlu bulunanlar ve Bolu İl Özel İdaresiyle ilgili kusurlu bulunanlar, yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kültür Bakanlığının ilgili soruşturma izni istenenlerle ilgili olarak ilgili bakanlıklar soruşturma izinleri verdi. Bu çerçevede yargılama devam ediyor. Başlangıçta 'Soruşturma izinleri verilmiyor, birileri yargıdan kaçırılıyor.' şeklinde birtakım dezenformasyonlar yapıldı ama hep beraber gördük ki böyle bir durum söz konusu değil ama onların özellikle yargıdan kaçırmak istediği, özellikle birilerinin kendi arkadaşlarını, Bolu Belediyesinin ilgili iddianamede belirten hususların, bunların doğru olmadığına yönelik daha hemen baştan böyle bir dezenformasyona girişmeleri de doğru değildi. Burada kim sorumluysa 78 canın hesabını vermeli. Bu konuda bağımsız ve tarafsız şekilde yargı görevini yapacak."
"İsrail Meclisinin aldığı karar, Gazze'yi işgal planı, sözde bir plan"
İsrail Güvenlik Kabinesinin, Gazze kentini tamamen işgal planını onaylamasına ilişkin soruya karşılık Tunç, 21. yüzyılda çocukların açlıktan öldüğü manzarada sözün bittiği yerde olunduğunu söyledi.
Bakan Tunç, İsrail'in terör devleti olduğunu belirterek, "İsrail hiçbir uluslararası kuruluşun kararına uymayan, uluslararası hukuku hiçe sayan bir yapı. Ona devlet demek mümkün değil. İsrail Meclisinin aldığı karar, Gazze'yi işgal planı, sözde bir plan. Maalesef uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine aykırı aldıkları sözde karar." dedi.
İsrail'in 100 yıldan bu yana Filistinlilere yönelik sürgün ve soykırım politikası izlediğini, oradaki mazlum insanlara zulmettiğini anlatan Tunç, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu işgal ve soykırım politikalarına karşı aldığı kararların bulunduğunu, İsrail'in geçen yüzyıl boyunca bu kararların hiçbirine uymadığını kaydetti.
Tunç, dünyanın gözü önünde, 7 Ekim 2023'ten bu yana dünya tarihinin en büyük soykırımının işlendiğine, Batılı ülkelerin İsrail'e destek verdiğine dikkati çekerek "İsrail bunlardan destek buldu. 61 binden fazla Filistinli şehit edildi. Bunların yarıdan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kadın haklarını, çocuk haklarını savunanların maalesef bu zulüm, bu soykırım karşısında sessiz kaldıklarını görüyoruz." diye konuştu.
Bakan Tunç, Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin ihlali nedeniyle Türkiye'nin de katıldığı Uluslararası Adalet Divanında başlayan davada, tedbir kararları verildiğini, soykırımın önlenmesi, insani yardımların yapılmasıyla ilgili tedbir kararlarının alındığını belirtti.
Bu tedbir kararlarının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince icra edilmesi gerektiğini dile getiren Yılmaz Tunç, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ateşkes önergelerini hatta insani yardım önergelerini bile reddeden yapı olduğunu söyledi.
Uluslararası Ceza Mahkemesinde başsavcının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve diğer "katil"lerle ilgili yakalama kararı çıkardığını, tutuklama talep ettiğini aktaran Tunç, şöyle devam etti:
"Maalesef bu talep, ülkelerden kabul görmedi, Amerika Birleşik Devletleri Meclisinde yakalama talep edilen bir kişi ayakta alkışlandı, Maalesef uluslararası sistem işlemiyor. Uluslararası kuruluşlar etkisiz. Sayın Cumhurbaşkanımız uzun yıllardan bu yana 'Uluslararası sistemin revizyona tabi tutulması gerekir. Bu sistem insanlığın sorunlarına cevap vermiyor. Bu sistem adil değil. Dünya 5'ten büyüktür.' derken işte bunlara işaret ediyor. İnsanlığın sorunlarına çözüm üretecek mekanizmaların kurulmasını istiyor ama dünyada bunu isteyen çok lider yok. Bu liderlerin sayısının artması lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız, dünyada hakkaniyeti, adaleti savunan hatta bunu tek başına savunan bir lider noktasında. Türkiye olarak Filistinli mazlumların da dünyanın neresinde haksızlığa uğramış bir kesim varsa hepsinin yanında olmaya, mazlumun hakkını, hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz."
Adalet Bakanı Tunç, hayatını kaybedenleri rahmetle andıklarını, soykırımı gerçekleştirenleri de lanetlediklerini dile getirerek "Bugün uluslararası sistem belki bunlara yaptırım uygulamıyor gibi görünebilir ama gün gelecek nasıl Bosna'da soykırım yapan katiller, dünyanın huzuruna çıkmış ve orada kurulan uluslararası mahkemede hesap vermiş ve zindanlara atılmışsa bunlar da günü gelecek bu cezayı dünyada çekecekler. İlahi adaletten de hiçbir kaçış bunlar için söz konusu olmayacak. Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde özellikle bugüne kadar insani yardımlar noktasında Filistinli ve Gazzelilere yönelik destekler noktasında ve uluslararası hukukun işlerlik kazanması ve bu noktada uluslararası kuruluşların hareket geçmesiyle ilgili her platformda Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretlerini, dışişleri bakanımızın ve diğer yetkililerimizin gayretlerini hep beraber görüyoruz. Bu gayretler artarak devam edecek." diye konuştu.
"Soruşturmada gizlilik önemliydi"
Bakan Tunç, "sahte diploma" soruşturmalarına ilişkin soru üzerine, 13 Ağustos 2024'te yargı teşkilatına, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bir kamu kurumundan yapılan ihbarla başlayan bir soruşturmanın söz konusu olduğunu söyledi.
Bunu yargının ortaya çıkardığını vurgulayan Tunç, şöyle devam etti:
"Sanki burada yargının ortaya çıkarmadığı ama birilerinin hatırlattığı husus varmış gibi kamuoyunda dezenformasyon yapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Bu sahtecilik şebekesini, bu çetenin ortaya çıkarılmasıyla ilgili soruşturma makamı olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı etkin soruşturma başlatıyor, özellikle bu şebekenin, bu çetenin tüm unsurlarıyla, kişileriyle, detaylarıyla ortaya çıkarılması... Bu kapsamda gizli yürütülen bir soruşturma. Gizlilik kapsamında yürütülürken, kolluk görevlilerimiz süreç içerisinde yakalamalar, gözaltılar yaptı. O operasyonlarda gözaltına alınan 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı Bunlardan 199'u hakkında kamu davası açıldı. 37'si hakkında da tutuklama kararı verildi, 150'si hakkında da adli kontrol kararı var."
Tunç, elektronik materyallerin, HTS kayıtlarının, dijital kayıtların detaylı incelenip, analiz edilerek gizli bir soruşturma yürütüldüğünü belirterek "Bu şebekenin, bu çetenin ortaya çıkarılabilmesi için soruşturmada gizlilik önemliydi. Sonrasında iddianame ortaya çıktı. Yargılamalar başladığında da kamuoyu bunu öğrenmiş oldu. Burada etkin soruşturma ve şimdi de etkin kovuşturma söz konusu. Bu süreçte soruşturma gizli yürütülürken ortaya çıkan sahtecilik ve belirlenen sahte belgeler, işte mezuniyet belgesi, sürücü belgesi tüm bunlarla ilgili kuruluşlar süratle bilgilendirilerek bu belgelerin resmi işlemlerde kullanılmamasıyla ilgili tedbirler de alınıyor.
Dolayısıyla soruşturma gizli ama kamu zararı, mağduriyet oluşmaması adına da tüm tedbirler alınarak devletin tüm kurumları, savcılık makamı tarafından bilgilendirildi ve bu sahte belgelerle herhangi bir işlem yapılamadı. Yapılması önlenmiş oldu. Şu anda dava devam ediyor. Bu dava sürecinde özellikle bu sahteciliği yapanlar, Türk Ceza Kanunu'muzdaki karşılığı neyse bu cezaya çarptırılacaklardır."
Devletin ilgili kurum ve kuruluşlarının, dijital çağda sistemlerinin siber suçlara karşı, sahteciliğe karşı, daha güvenli olması noktasında uzun yıllardır çalışmalar yaptığını dile getiren Tunç, bu konuda bazı kesimler tarafından dezenformasyonlar yapıldığını, bunlara itibar edilmemesi gerektiğini, devletin kurumlarının vatandaşların bilgi güvenliğiyle ilgili tüm hassasiyetini korumaya devam ettiğini kaydetti.
"Yolsuzluğun partilisi, partisizi olmaz"
Bakan Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasına ilişkin soruya karşılık şunları söyledi:
Büyükşehir Belediyesi ve bazı ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturması, rüşvet, ihaleye fesat karıştırılmasına ilişkin gündemde olan konularla ilgili ana muhalefet partisi lideri, daha soruşturmanın ilk anından itibaren, ilk gözaltılardan itibaren maalesef yargı mensuplarımıza, yargı teşkilatımıza, savcılara, hakimlere yönelik yakışıksız ifadeler kullanıyor. Henüz daha dosyanın içeriğini bilmeden ve delilleri görmeden birtakım beyanlarla bu adli soruşturmaları sanki siyasi maksatla yapılıyormuş gibi izlenim uyandırmaya çalıştı, çalışmaya devam ediyor. Özellikle bu soruşturmalar devam ederken itirafçı beyanları, soruşturmanın başlangıcı zaten kendi arkadaşlarının, birtakım CHP'lilerin başvurularıyla, ifadeleriyle beyanlarıyla ortaya çıkan soruşturmalar. Sonrasında adli süreç, soruşturma başladığında da itiraflarla ve dijital kayıtlar ve diğer kolluğun ulaştığı belgeler ışığında soruşturma genişletildi. Bu genişletilme süreci içerisinde elde edilen deliller, itirafçı beyanları, MASAK raporları, kolluk kayıtları, tüm bunları göz ardı ederek 'Burada suç yoktur, Bu soruşturmalar siyasi soruşturmalardır.' demek bir kere hukuk devletinde olmaz. Burada soruşturmanın sonucunu sabırla beklemek gerekir."
Masumiyet karinesine önem verdiklerini vurgulayan Tunç, "Hiç kimse peşinen suçlu ilan edilemez. Bu, soruşturmanın sonunda iddianame ve iddianamenin kabulüyle yargılama sonucunda belli olacak bir husus. O nedenle hem masumiyet karinesine önem vermemiz lazım hem de hem de özellikle dosyanın içeriğini bilmeden özellikle yargıyı töhmet altında bırakacak ifadelerden kaçınmak lazım. 'Elimde belgeler var.' diyor. O zaman belgeleri bekletme elinde. Belgeleri niye bekletiyorsun elinde? Varsa belgelerin, 'Kanıtlarım var.' diyorsun, o zaman kanıtlarını ilgili yargı mekanizmalarına, Hakimler Savcılar Kuruluna ulaştırırsınız. Hukuk devletinde bunun gereği yapılır.
Bakan Tunç, savunma yapılacak yerlerin miting meydanları olmadığını dile getirerek "Adli soruşturmada savunmanın yapılacağı yer, mahkeme salonlarıdır, yargı makamlarıdır. Kimin elinde belge, bilgi varsa gitsin yargı makamlarına versin, gitsin Hakimler ve Savcılar Kuruluna versin. Mutlaka gereği yapılır." dedi.
İBB ve ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturmaları yapılırken başka ilçe belediyelerinde de yolsuzluğun devam ettiğini gördüklerini belirten Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böyle de pervasız bir durum var. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili şimdi yargı suçlanıyor. Oradaki raporları, müfettiş incelemelerini, belediyenin müfettiş incelemelerini, o belgeleri tomar halinde dosyalar halinde bir üst yazıyla yargı makamlarına sunan kendi belediye başkanları. Dolayısıyla itirafçıların beyanları ortadayken ulaşılan birtakım raporlar, MASAK raporları, deliller ortadayken bunları değerlendirecek olan bağımsız ve tarafsız yargıdır.
Adalet Bakanı olarak ben bu kişi suçludur ya da bu kişi suçsuzdur deme imkanım olamaz çünkü yargıyı rahat bırakmak lazım. Yargı görevini yapar. Ceza Mahkemesi Kanunumuzun 160. maddesine göre Cumhuriyet savcısı bir suç ihbarına tanık olduğunda derhal soruşturmayı başlatmakla görevlidir. Bu görevini yapmazsa zaten görevini ihmal etmiş olur. Sanığın lehinde ve aleyhinde, şüphelinin lehinde ve aleyhinde tüm delilleri toplamakla görevlidir."
Tunç, Cumhuriyet savcılarının, hakimlerin, yargı mensuplarının görevlerini yaptıklarının altını çizerek sözlerini şöyle bitirdi:
"Bu görevler kapsamında itirazı olanlar, ilgili itiraz mekanizmaları, hak arama yolları sonuna kadar açık. Hep beraber bu yargı sürecini beklemek lazım. Biz de şu dezenformasyon yapılıyor, ' Sadece CHP'li belediyelere mi soruşturma yapılıyor?' Böyle bir durum yok. Son yıllarda kayıtlarımıza baktığımız zaman 30 AK Parti'li belediyeyle ilgili soruşturma yapılmış, davalar açılmış, 13'ü mahkum olmuş. Buradaki fark şu; Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi yolsuzluk iddiasıyla ilgili soruşturma başlayan belediye başkanlarına, arkadaşlarına 'Bunlar suçsuzdur.' diye hemen sahip çıkıyor. AK Parti'li belediyelerle ilgili 30 soruşturma, 13'ü mahkumiyetle sonuçlanmış, davası devam edenler var. Bir tek AK Parti'li yöneticinin, genel başkanımızın, genel başkan vekillerimizin 'Ya bizim belediye başkanımız hakkında neden soruşturma yapılıyor?' dediğini duydunuz mu? O nedenle yolsuzluğun partilisi, partisizi olmaz. Yargı, bir yerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı yeniyorsa hesabını millet adına sorar. Yapılan da budur."
"Uluslararası Ceza Mahkemesi soruşturmaları etkisiz"
Bakan Tunç, Gerede Adalet Sarayı'nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada ise adalet sarayını bir yıl içinde bitirmeye, gelecek adli yıla yetiştirmeye çalışacaklarını söyledi.
Tunç, 4 ay önce trafik kazasında hayatını kaybeden AK Parti Gerede İlçe Başkanı Mehmet Çongar ile otel yangınında yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır dileyerek, olayda kusuru olanlarla ilgili etkin soruşturma yapıldığını ve kamu davası açıldığını kaydetti.
Yangının ardından birtakım spekülasyonlar ve ağır eleştiriler yapıldığına dikkati çeken Tunç, "Soruşturmayla ilgili özellikle dezenformasyonlar yapıldı. Vatandaşlarımıza 'Kesinlikle bunlara itibar etmeyin.' dedik. Ülkemizin en yetkin kuruluşu olan İstanbul Teknik Üniversitesinden bilirkişiler, olay mahallinde incelemeler yaptılar, raporlarını hazırladılar, yargıya sundular. Orada belirlenen sorumlular, şüphelilerle ilgili yargı süreci de devam ediyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, orada ihmal ve sorumluluğu bulunanlarla ilgili yargı gereğini yapacaktır ve 78 canımızın hesabı yargı önünde verilecektir." diye konuştu.
İsrail Güvenlik Kabinesinin, Gazze kentini tamamen işgal planını onaylamasına değinen Tunç, "İsrail, bir terör devleti. İsrail, 100 yıldan bu yana Filistinlilere soykırım uygulayan, işgalci bir devlet. Ona devlet demek mümkün değil çünkü 100 yıldan bu yana Birleşmiş Milletlerin, uluslararası kuruluşların aldığı hiçbir karara uymayan bir yapı." dedi.
Tunç, 7 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın gözü önünde ağır soykırım suçunun işlendiğini, dünyanın nasıl bir çifte standart içinde olduğunu gördüklerini vurgulayarak, "Uluslararası kuruluşların nasıl etkisiz kaldığını, Uluslararası Adalet Divanında görülen davada İsrail aleyhine alınan soykırım suçunu işlediğine yönelik tedbir kararlarının uygulanmadığını hep beraber gördük." ifadelerini kullandı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı'nın tutuklamaya yönelik yakalama kararı talep ettiğini ve Başsavcı'nın görevden hemen alındığını anlatan Tunç, Uluslararası Ceza Mahkemesi soruşturmalarının etkisiz olduğunu, Uluslararası Adalet Divanının kararlarının uygulanmadığını, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin huzuruna gelen ateşkes önergelerinin hatta insani yardım önergelerinin bile uygulanmadığını dile getirdi.
Tunç, Türkiye olarak her daim adaletin, hakkaniyetin yanında olmaya devam edeceklerinin altını çizerek, "Filistinli kardeşlerimizin haklı davasını başından beri savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Oradaki zulmün sona ermesi için devlet olarak gereğini Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde yapmaya devam edeceğiz." dedi.
Adalete büyük önem verdiklerini vurgulayan Tunç, 23 yıldan bu yana yargı teşkilatının vatandaşa hakkıyla hizmet verebilmesiyle ilgili tüm imkanları seferber ettiklerini, ihtiyaca cevap veren mevzuatın hayata geçirilmesiyle ilgili çok mesafe alındığını anlattı.
Bakan Tunç, milletin oylarıyla mevzuatı ihtiyaca cevap veren hale getirmenin gayretinde olduklarının, mevzuatın uygulanacağı mekanların, adliyenin vakarına yakışır olması için de çok çalıştıklarının altını çizdi.
Müstakil adliye sayısının 23 yılda 387'ye ulaştığını belirten Tunç, "Sadece 78 müstakil adliye binamız vardı ve bunun içerisinde UYAP'ından SEGBİS'ine, elektronik duruşmasından diğer teknolojik imkanlara varıncaya kadar teknolojinin tüm imkanlarını da yargımızın hizmetine sunmanın gayretinde olduk. 2025 yılı yatırım programında 68 adliye binamız var. Bunların 31'i inşaat aşamasında, 37'si de etüt proje aşamasında." diye konuştu.
Tunç, yargıda aslolanın insan unsuru olduğunu vurgulayarak, "2002'de 9 bin 349 hakimimiz vardı. Sonrasında 17-25 Aralık ve 15 Temmuz hain darbe kalkışmaları sürecinde tüm stratejik kurumlarda olduğu gibi yargımız da tepeden arındırılma sürecini yaşadı. Yargının aldığı o hasarı tamir ederek yolumuza hızlanarak devam ettik. Bu kapsamda hakim ve savcı sayımızı 25 bin 695'e yükselttik." dedi.
Mevzuatın iyileştirilmesi, fiziki imkanların çoğaltılması ve insan unsurunun güçlendirilmesine yönelik çalışmaların sonuçlarına değinen Tunç, vatandaşların haklarına bir an önce kavuşması ve suç işleyenlerin, toplumu huzursuz edenlerin de bir an önce yaptırımla karşı karşıya kalmasının, ıslah edilmesinin, adaletin en önemli vazifesi olduğunu, bu konudaki çalışmalarına hız verdiklerini anlattı.
"Son iki yılda 2 bin 878 yeni mahkeme kurduk"
Bakan Tunç, son iki yılda 2 bin 878 yeni mahkeme kurduklarını dile getirerek, "Özellikle büyükşehirlerimizde, iş yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde gecikmeksizin Hakimler ve Savcılar Kurulumuz, bu mahkemeleri faaliyete geçirmeye devam ediyor. 8 bin 814'e yükseltmiş olduk mahkeme sayısını. 102 adli istinaf dairesinin kurulmasını sağladık. 37 idari istinaf dairesi yani toplamda da 139 yeni istinaf dairesi faaliyete geçmiş oldu." bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dördüncüsünü açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde gelecek 5 yılı kapsayan 264 hedefin bulunduğuna dikkati çeken Tunç, "Bu hedeflerle inşallah yargı kalitesini daha da artırmanın gayretinde olacağız. Yeni mahkemelerin kurulması, ihtisaslaşmanın sağlanması ve özellikle uzun süren yargılamaların önüne geçilmesi, duruşmaların ilk derecede iki aydan fazla ötelenmemesi, istinafta ve temyizde 6 aydan fazla sürmemesi gibi hedeflerimiz var." dedi.
Tunç, bu hedefleri yakalamak için çalıştıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Birçok reformla karşı karşıya kalacağız. Özellikle ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmak çok önemli. Toplumun huzurunu bozan suçlarla mücadele. Özellikle uyuşturucu suçları ve birçok suç. Geleceğimizi karartmaya yönelik toplumun huzur ve barışını tehdit eden suçlarla mücadele noktasında yargımız gereğini yapacak. Ceza adalet sistemi dediğimiz zaman soruşturmasıyla, kovuşturmasıyla, infaz sistemiyle bir bütün. Bu üç aşamayı da önemseyerek, bu üç aşamanın daha etkin hale getirilmesi ve infaz sisteminin de özellikle suçluyu caydırıcılık anlamında, yaptırımın uygulanması anlamında, onun ıslahını ve topluma kazandırılması anlamında çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
Cezaevlerindeki uyuşturucu hükümlülerinin tedavilerine yönelik uygulama başlattıklarını dile getiren Tunç, "Adana'da pilot uygulamayla başladı. İkinci uygulamayı Adana Suluca'da devam ettiriyoruz. Sağlık Bakanlığımızla yaptığımız protokol çerçevesinde uyuşturucu suçlusu cezaevine alındığında tedavi ediliyor. Orada rehabilite ediliyor. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde de yine bir çalışmayı başlatıyoruz pilot uygulama olarak. Bolu Dörtdivan'da da bu anlamda bir cezaevini yatırım programına aldık. Arsa çalışmalarıyla ilgili çalışma devam ediyor. Burada da rehabilitasyona, uyuşturucu suçlularının tedavisine, onların topluma kazandırılmasına yönelik çalışmayı Dörtdivan'da hayata geçireceğiz." diye konuştu.
Bolu Müftüsü Hüseyin Demirtaş'ın yaptığı duanın ardından Gerede Adalet Sarayı'nın temeli atıldı.
Törene Bolu Valisi Abdulaziz Aydın, AK Parti Bolu Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanvekili Fuzuli Aydoğdu, Bolu Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Cansever, Adalet Bakan Yardımcıları Niyazi Acar, Ramazan Can ve Hurşit Yıldırım, Yargıtay Üyesi Mehmet Yılmaz, Bolu İdare Mahkemesi Başkanı Emrah Işık ve AK Parti İl Başkanı Suat Güner de katıldı.
YORUMLAR