AĞAOĞLU İZMİR'DE HANGİ ORMANDA AT KOŞTURACAK?


AĞAOĞLU İZMİR’DE HANGİ ORMANDA AT KOŞTURACAK?

 

İzmir’in yeşili ve denizi farklı renklerdir. İzmir’in havası da öyle içten vurur insanı. Kızların güzelliğine kapılıp hovardaca at koşturmaya çalışanlar, yalı çapkınına çarpar ne olduğunu anlamadan denize açılır Yunan adalarına yelken açar.

Tepelerden gün batımına bakan, sabah tan yeriyle uyanır. Ay ışığında dans eden renkli ışıklarla kozmik dünyada yerini alır.

İzmirli keyfine düşkün, standardı yüksek Çeşme’si, Urla’sı, Foça’sı ve Seferihisar’ı ile aşkı yaşar.

İzmir tarihte birçok defa yıkıldı, yakıldı asla değişmedi rakı, balık, roka keyfi.

Üzümünden çıkan şıranın tarihsel kutsallığı ile tomurcuktan organik şarapla farklı bir aroma farklı bir lezzet saçtı dünyaya.

Türkiye’nin en zarafetli kızlarının nüfus kütüğünde İzmir imzası var. İzmir’i yaşamak, İzmir’li olmak, İzmir’de kazanmak, Bir İzmir’li olmak ayrı bir erdem oldu.

Çok göç aldı İzmir. Yüksek yüksek tepelere el kondu. Bunun adı gecekondu oldu.

Kentte dönüşüm adı altında bir neşter değdi. Şimdilik binalar bir bir yıkılıyor.

Bu kent dönüşecek yüzde 70’i beni yık depremde seni yakarım diye yalvarıyor, inşaatçılara avaz avaz bağırıyor.

Kentte dönüşüm  ilk önce afet riski olan binaların yıkılmasıyla başlaması gerekirken, inşaatçılar için boş olan arsalar uzakta da olsa daha cazip geliyor.

Son günlerde İzmir çevresinde çıkan yangınlar yeni uydu kentlerin habercisi oluyor.

Dünya dönüyor hayat doğal akışında ilerliyor.  Büyük büyük proje üreten firmalar dünyayı ters çevirip melon şapkayı ters takıyorlar.

İzmir kentsel dönüşmeden, paranın dönüşümü körfezde can buluyor.

Yeni Kent Merkezi İzmirli müteahhitlerin hayali olurken sermaye İzmir’in kalbine bayrağını dikiyor.

Çeşme İzmir patentli, İstanbul’un bir markası oldu.

İstanbul inşaat sektöründe yıldızlarını bir bir İzmir podyumlarına sunuyor.

İzmir’de gözü olanın gözü çıkmadan ilk önce bugünkü imar adacıklarını imlemek ve neler değişebileceğini bilebilmek bizim sanatımız oldu.

Şimdi de İstanbul’da Maslak 1453 projesi ile kamuoyunu oldukça meşgul eden reklam sevici Ali Ağaoğlu’nun İzmir aşkı başka olacağa benziyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin başarılı Belediye Başkanı Kocaoğlu’ndan özel ilgi gören Ağaoğlu’nun İzmirli müteahhitlerin bulmakta zorluk çektiği merkezi noktalarda bulunan gizli kalmış arsaları gizli kuvvetlerle elde edebileceği kulislerde konuşulmaya başladı.

Ağaoğlu denince aklımıza konut sektörü gelebilir ama aynı zamanda orman talanı suçlamasıyla da günlerce  manşette yerini aldı. Yargı “yola devam”, Tanrı “yürü ya kulum”dedi. Aklımıza acaba Ağaoğlu’nun göz diktiği son 2-3 yıl içerisinde orman vasfını yitirmiş ve konut alanına açılmış yerler var mı sorusu gelmedi değil.

İzmirli binlerce müteahhide yüz vermeyip kapısından bile içeri sokmayan göstermelik kentsel dönüşüm alanında 300 konutluk riskli alanı bünyesinde 22 Müteahhitler Derneği barındıran İzmir Müteahhitler Fedarasyonu üyelerine teklif eden ve müteahhitlerin tepkisini üzerine çeken Kocaoğlu’nun İzmir dışından İzmir’e gelerek yatırım yapan (Tabi ki yapacaklar, kapımız açık) güçlü finanslara özel imtiyaz sunma teşebbüsü bulunması halinde yazının başında anlatmaya çalıştığım İzmirlilerin neler yapabileceğini anlatmak istedim.

Ağaoğlu, İzmir’de aynı sermaye ve kulvarda hareket eden diğer inşaat şirketlerinden hiçbir farkı yoktur. Pardon medyatik ve kendine özgü esprileri hariç. Bu bakış açısıyla bakacak olursak İzmir’de ve İzmir’in steplerinde özellikle ormanlarında at koşturmak her babayiğidin harcı değildir.

Şimdi soruyorum: “AĞAOĞLU İZMİR’DE HANGİ ORMANDA AT KOŞTURACAK?” At koştururken reklam ve parayla satın alınacak medya ordusu bulamayacak. Çünkü İzmir’de medya körfezin derinliklerinde balık avına çıktı.

Hoş geldin Sayın Ağaoğlu…