Ocak canları


Metin Göktepe, Alibeyköy’de bir cenaze törenini izlerken gözaltına alınarak götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda 8 Ocak 1996 günü…

Dövüldüğü yerden melekler kaldırdı. Bir şehir sustu o an, neler olduğunu kimse anlayamadı önce ve anladık ki Metin Göktepe göklerde.

Sonra yerde yatan bir ceset gördük. Metin’in mosmor olmuş bedenine benzeyen tek yanı soğuk ve susturulmuş bedeniydi Hrant’ın. Rakel Dink’in ‘bir zamanlar onlar da bebekti’ diyen, bebekten katil yaratan karanlığın yüzü korkunç…

O’nu yere düşürdü sırtından… Hepimiz Hrant mı olduk, yoksa yüzlerine geçirdikleri Hrant maskesinin arkasına mı sığındık... Saklanıyordu gerçek yüzleri görünmesin diye utancından, ayakkabısının delinmiş altına! Gazetesi’nin merkezinin bulunduğu Şişli’de uğradığı suikast sonucu 19 Ocak 2007’de vurdular onu.

Ocaklara ateş düştü, gerçekleri yazdıkları için sakıncalı buldular “piyade”yi günün birinde. Onun cesedi bile yoktu ortada. Ayakkabısı da, mor bedenini de…

Paramparça karlı bir Ankara sabahına uyandık… Vurulduk ey halkım paramparça bedenim, unutmak mümkün mü seni! Bomba aracındaydı 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu’nun ve habersizce çevirdi anahtarı sonsuzluğa…

Uğurlar olsun, hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun” diyerek uğurladık onu. Karlar altında bir kente kan bulaşmıştı. Yüreğimiz sızlar hala, her Ocak ayında, kalemi düşünce dara, uğurlarken. Kalemleri kırılmıştı her birinin en haininden…

Sizleri unutmadık !

Işığınız hala aydınlatıyor bizleri,

Unutmayacağız, unutturamazlar sizi…