Ekonomide İşler Yoluna Girdi mi?


Ekonomide İşler Yoluna Girdi mi?

10 senedir esen bir rüzgarın kumları savurması bu. Önce ABD, 2008’den itibaren  piyasaları dolara boğdu: FED 10 Eylül 2008’de 925 milyar dolarlık rezervlerini 17 Aralık’ta 2.255 milyar dolara yükseltti.  14 Ocak 2015’te bu rakam 4,5 trilyon dolara yükselmişti. Yer gök “dolar” sanki. Faizler düştü para bolluğu özellikle Türkiye gibi yükselen piyasaları mutlu etti.

ABD’nin dolarizasyon politikasından yaklaşık bir yıl önce Ağustos 2007’den itibaren Avrupa Merkez Bankası da piyasaları gözlemkte idi. O dönemlerde özellikle Portekiz, Italya, Yunanistan ve İspanya’dan oluşan PIGS grubunun finansal sorunları, AB ülkeleri açısından riskli görülmeye başlandığından; Avrupa Merkez Bankası  piyasaları fonlamaya başlamıştı. Ocak 2006’da 1 trilyon Avro olan varlık seviyesini Ocak 2008’de 1,3 trilyon Avro’ya;  Aralık 2008’de de 2 trilyon Avroya yükseltmişti. Bugün itibariyle bu rakam 4,6 trilyon Avro seviyesine ulaşmış durumdadır.

Piyasalar 2008 krizi sonrası bu para bolluğundan iyi yararlandılar. Özellikle Türkiye ucuz fonları ülkeye transfer ederek ekonomide hızlı bir genişlemeyi sağladı. Devam eden Avrupa krizi, özellikle Türkiye için bir fırsata dönüştü ve “kriz teğet geçiyor” söylemine uygun göstergeler umut verdi.

2018 yılı atağının sadece ekonomik boyutu yok. Siyasi birtakım nedenleri de göz ardı etmeden çözümdeki önerilere bakalım.

-Önce Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile döviz kuru krizine müdahale edildi. Söylemler güncellendi. Yüksek belirlenen  “büyüme” rakamları düşürüldü, harcamalar kısıldı; “tasarruf” vaad edildi.

- Sonra Türk Lirası’nın Amerikan Doları karşısındaki hızlı değer kaybının banka ve şirket bilançolarında yol açtığı hasarı tespit etmek için “stres testleri” yapılacağının açıklanması da olumlu bir bekleyişe yol açtı. Bu bir envanter kontrolü etkisi oluşturacaktı, iyi de oldu.

Dolar üzerinden yapılan işlemler TL’ye çevrildi;  büyük çaplı yatırımlara öncelikler belirlendi ve bitme aşamasındakilerin tamamlanması esas alındı.

-Bu arada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 625 baz puanlık bir faiz artışına gitti. Olmaz denen şey oldu. Etkisi kesinlikle olumlu oldu. Sakinleşti piyasalar…

YEP, Türkiye’nin yabancı fon sağlayıcılarının sakinleşmesi için olumlu bir ortam yarattı. Türkiye’nin doğru adımları atmak kadar; doğruyu biliyor olduğunu göstermesi ve bunları yapmayı taahhüt etmesi yetti.

Bu arada BDDK de swap anlaşmalarına sermaye yeterlilik şartı getirince, Türkiye’de Türk Lirası cinsinden faiz oranları ciddi bir biçimde yükseldi. Haliyle Türk Lirası yabancı yatırımcılar için yine cazip bir getiri sunmaya başladı. Üstelik faiz yükselirken, vade de kısaldı. Bu da yabancılar için cazip bir durum.

Türkiye gibi tasarruf seviyesi düşük ve yatırımlar için başkalarının tasarruflarına muhtaç bir ülke açısından yabancı yatırımcının ülkeye çekilmesi Türkiye’nin lehinedir. Bu durum TL’ye güven düşük kura kadar gidecektir. Faiz oranlarının da yeniden tek haneli rakamlara çekilmesi esas hedef olmalıdır.