Tüysüz köstebek faresi!

Tanır mısınız kendisini? Ben de; 'Ekşi Sözlük' sayesinde tanıştım. Bu mahlukat oksijeni yok denecek ortamlarda kendisini bitkiye dönüştürüyormuş. Keşif, 18 yıldır ilginç türler üzerinde çalışan Chicago'daki Illinois Üniversitesi'nden Thomas Park ve arkadaşlarının. Ve bu keşif; felç, kalp krizi gibi oksijensizlikten ölüme götüren hastalıklarda umut olmayı hedefliyor. Bu minnoş hayvanlar (çok tatlılar) dakikalar içinde bir insanı öldürmeye yetecek düşüklükteki oksijenle 5 saat hayatta kalabiliyormuş. Sözlük yazarı: "Nefes alamıyorum demeyin köstebek faresi olun" önerisinde bulunuyor.

Düşünelim!

 

Bir noktanın ortasında

"Düşünmek için aklı başında, derin düşünmek için zır deli olmalısın!" diyen sıra dışı hafızası, bilim ve teknolojiyi kökünden değiştiren buluşlarıyla en önemli mucitlerden olan Nikola Tesla 'nın sözünden dışarı çıkmadık Allah'a şükür! Şükür ama kafalar da karışık! Sanırım yaşadığımız coğrafya da bunu körüklüyor. Geçen gün bir noktanın hayatımızdaki önemi geldi aklıma mesela; Çığlık üzerine nokta koyunca Çiğlik oluyor. Bir nokta nelere kadir. Hani derler ya mikroskop insana önemini gösterdi teleskop da önemsizliğini. O hesap. Zihin işte ordan oraya atlıyor; koca evrende gelip gidip anavatana konuyor.  

 

Assolistler uvertür rolünde

Karıştı yine kafa. İki yol var gibi geldi bana; ya derinden acılar içinde her gün tepemize tepemize çığ gibi düşen çiğ haberleri izleyip acılara gark olacağız ya da akıllı davranıp aklımız yokmuş gibi yapacağız. İkincisini tercih ettim. Ama tercih nedenimi de şuralara bir yerlere iliştireyim diyorum: Şekilden baktığınızda basit içerikten girdiğinizde noktaları olmayan o kelime Arapça söylemiyle adeta hançer gibi saplanıyor böğrüme: Çığlık. İkinci hançeri sırtımdan yiyorum: Çiğlik. Nereden baksam hangi kuytuya saklansam bilemiyorum.   

Bir taraftan Sırbistan etleri geçiyor gözümün önünden, bir taraftan ithal samanlar... Fındık, tütün, domates aklınıza ne gelirse üretecek hali kalmayanlar... Magazin haberlerine bakıyorum; pazara çıkmadık tek iplik kalmamış, bütün maskeler yerlerde! Ergen'inden Sayan'ına assolistler uvertür rolünde. Yalanın iftiranın biri bin para.

Geçiniz...

 

Palalı kızlar dönemi

Geçtik! Hacettepe Üniversitesi 4 bine yakın gençle araştırma yapmış. Gençlerin yüzde 96'sı TV ekranında uzun saatlerini şiddet, cinayet, hırsızlık, kıskançlık, kötülük saçan içeriklerle dolu. dizilerle geçiriyormuş. Ailede öyle gördü çocuk, haklı! Kurtlar Vadisi vs.. dururken Nobel ödüllerini tartışacak değiller ya. Aslında olaya girmeyeyim, hassasiyet göstermeyeyim diyorum ama yazarken de insanın eli gitse bile yüreği bir tuhaf oluyor, ince bir sızı dolaşıyor kanımda. Sahi biz ne zaman bu kadar çiğ hale geldik. Hadi biz yırttık  diyelim bu gençlik, bu çocuklar ne olacak? Kimse bu gençliğin vardığı noktayı sorgulamıyor. Bir önemli nokta da burada konuyor.

96 yaşındaki dünyaca ünlü stil ikonu Iris Apfel, gençlere teknolojiden uzak durup ruhlarını beslemek önerisinde bulunuyor. Başkalarının değil kendi hayatınızın kendi tünellerinizin içinde gezinin diye de tembihliyor. Gençlerin durumu vahim; gerçekten üzülüyorum. Genç jenerasyonu dinlemeyi severim, sohbeti... Çoğu gerçek aşkı tatmamış bile. İsteyenlerin önüne de feyk hesaplar, rötuşlu pozlar, yalanlar dolanlar gelmiş! Teknoloji ne verdiyse sonuna kadar kullanmışlar, bilim kurgu olmuşlar.

His, romantizm, sadakat, güven, sırdaşlık hak getire. Çoğu lise öğrencisi genç kız bıçak, pala taşıyor hem cinslerini dövüyor, manevi tacizde bulunuyor, şiddet uyguluyor.

 

Robotik gençlik

Robotik gençlik Japon teknolojisini bile alt üst ediyor.

Çin'de mesela 7 milyon takipçisi olan gencecik bir kız; YouTube’da Ms Yeah 'Bayan Evet" olarak geçiyor. Bu kadar takipçi, bu kızın peşine ofiste fön makinesi, maşa, ütü gibi teknolojik aletleri kullanarak yemek yaptığı için düşmüş!

Valla şaka değil.

Bitmedi; The Economist’e göre YouTube’ta 7 milyondan fazla takipçisi olan hesaplar yılda ortalama 300 bin dolar kazanıyormuş! (Zavallı Nikola ömrünü verdi de ders kitaplarına bile zor girdi). 7 milyon Çinli işi gücü bırakıp bu Çinli kızın ampirik fikirlerini takip ediyormuş. Büyüklere masallar.

Sosyolog Yuan Gubao ülkesinde ciddi rağbet gören yeni internet fenomenleri için şöyle demiş: “Bu tarz kişilerin internetin yeni fenomeni olması bir çok açıdan açıklanabilir. Mesela seyircinin ilgisini çekecek kendilerine has içerik üretebiliyor ve bu kişiler izleyicinin hayatını etkileyecek kadar ünlü oluyor. Kendi değerleri ve yaşam biçimlerini izleyene nüfus etme kabiliyetine sahipler.” Bak sen, ne yetenekler var...

Anlaşılacağı üzere YouTube veya Instagram gibi platformlar ekonominin önemli lokomotiflerinden. O nedenle klavyeyi dikkatli kullanmak lazım, ne olur ne olmaz. İnternette, sosyal medyada dolaştıkça gençliğin yaşlandığını anlıyorsunuz. Çiğlik üzerimize yağmur gibi yağıyor. Beyin önce görüyor, sesler sonra geliyor, bu durumda sesler bir kulaktan girip diğerinden kaçıyor, göz gördüğüne inanıyor, kirleniyor, ama maalesef görsellik para ediyor!

 

Bitcoin bile tavan yaptı

Neyse anavatan dönelim: Eğitim ne alemde derseniz falaka sistemine geçildi pek çok ilimizde. Bu durumda aklım yokmuş gibi yapmaya çalışıyorum çünkü, sanıyorum anne babalar da aynısını yapıyor, zaten sistem pert.  Üniversiteye giriş sil baştan, falan filan...  

Savaşı, ülkelerle girdiğimiz dalaşı, tutulamayan zamları, inmeyen doları da saymıyorum. Digital para birimi Bitcoin bile tavan yaptı. Atatürk düşmanlığına, kart borcu batağındaki insanlar konusuna da girmiyorum.

Operasyon yapa yapa memlekette adam kalmadı, herkes ajan, her yer mafya, herkes reis... Hapishanelerde nöbetleşe uyunuyor o derece!

Geçiyorum.

 

Mona Lisa kaça gidecek?

Bunlara alıştık bakalım sevmekten daha zor olan bu hallerle nerelere gidilecek?

Müzayedeye gidelim mi? Antikayı, sanatı severim, ama bir minicik kaseye 38 milyon dolar verildiğini duymamıştım. Mink Hanedanlığı'ndan kalma, içine ancak 100 gram zeytin alabilecek ölçüdeki porselen kase tam 38 milyon dolara satıldı. Müzayedeye telefonla katılan gizemli alıcı herkes için merak konusu oldu. Ama haber çokkktan eskidi. Ben şimdi rönesans döneminin efsanevi ressamı Leonardo da Vinci’nin “Erkek Mona Lisa” olarak da bilinen “Salvator Mundi” isimli eserinin kaça satılacağının telaşındayım!

Christie’s Müzayede Evi, eser tahmini 100 milyon dolar satış fiyatıyla açık artırmaya çıkarılacak demiş.. Müzayede evi eski resimler kıdemli uzmanı Alan Wintermute da, “Daha önce böylesi bir şey hiç satılmadı. Bu yüzden ne kadara gideceğinden gerçekten emin değiliz. Buna piyasa karar verecek ama tahminim ortalama 100 milyon dolar değerinde” şeklinde bir beyanatta bulunmuş.  

 

Kitap, kürk, Madonna

Ahir zamanlardan geçmiş zamanlara dönsek? Hatırlarsanız bir Kürk Mantolu Madonna muhabbeti dönmüştü medyada sene başında Sabahattin Ali'nin 1943'te yazdığı kitapta şarkıcı Madonna'nın anlatıldığını bile söyleyenler olmuştu; üstelik diyenler de ekranda onlarca para alan zır cahillerdi.

Üzerinde en çok tartışıldığı halde en az okunan 3 kitap varmış: Kuran-ı Kerim, Das Kapital ve Kürk Mantolu Madonna.

Epey konuşuldu Ali'nin kitabı, dizi yapılacağı falan söylendi, ama olmadı, çünkü olamazdı!!!

Sahneye uyarlandı. 

Tiyatro dünyasına geçen yıl “İsimsiz Yıldız” adlı oyunla giriş yapan Tuba Ünsal Prodüksiyon"un kurucusu Tuba Ünsal, seyirci karşısına Kürk Mantolu Madonna romanındaki Maria Puder karakteriyle çıktı. Tuba, Maria karakterine yakışıyor, naifliğine harmanladığı zekası güzelliği, muzipliği ve asaleti Maria Puder karakteriyle örtüşüyor.

Sonra düşündüm de o dönemler ne kadar yansıtılabilir, kim onlar gibi hissedebilir ki?

Artık ne öyle tutkulu aşklar, öyle vefalı, hassas ilişkiler, nezaket ne de görebilen gözler var.

Var olan gözler fıldır fıldır, odaklanamıyor!

Ya o Raif Efendi'nin, Maria'ya duyduğu aşkın yüceliği, günümüzde artık rastlanmayan zarifliği, duyarlılığı, centilmenliği...

Öyle erkekler ya sanalda ya sanatta varlar.

Bazen bazı uyarlamaların zamanın dışında kaldığını düşünüyorum. Eskiler bir bir ortaya çıkıyor. Cingöz Recai de film oldu. Peyami Safa yaşasaydı sevinir miydi üzülür müydü bilemiyorum! Ben istemezdim. Ama yine de al gözüm seyreyle derler ya!

 

Çökenler listesi

Biz yine konumuza, tüysüz köstebek faresine dönelim: Çöküşlerdeyiz diyor ve bunları; Adalet, diplomasi, TSK, MİT, ekonomi, eğitim, sağlık. tarım, sanat, spor, belediyeler mega projeler diye alt alt sıralıyor, AB'den geçtim ABD'ye de almadıklarına üzülüyorum diye kızıyorsanız, keskin sirke küpüne zarar, kızmayın, önünüzde iki yol var: Akıllı olup aklınız yokmuş gibi yapın ya da tüysüz köstebek faresine ve onun sayesinde kalp kriziyl, felci önleyecek bilim insanlarına teşekkür ya da dua edin yoksa ortamda hiç oksijen kalmadı!   

"Nefes alamıyorum demeyin köstebek faresi olun...