Türkiye'nin en büyük kentsel dönüşümü İzmir'de

İzmir Çevre Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan, 3A Medya Grubu Başkanı ve Yapı Dünyası Dergisi imtiyaz sahibi Rıdvan Akgün'e konuştu.

Canlı organizmalara benzetilen kent mekanları, zaman içerisinde artan nüfus, doğal afetler, çarpık yapılaşma ve buna bağlı olarak meydana gelen çeşitli sorunlar yüzünden yıpranır, köhneleşir. Bu durum çağdaş şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına bağlı kalarak yeniden yapılandırılmayı sağlamak için kentsel dönüşüm konusunu gündeme getirmiştir.

 

Türkiye'de ‘Kentsel dönüşüm’ kentlerde oluşan çarpık yapılaşmaların fiziksel ve sosyal bozulmaların çevre düzenlemelerin çözümü olarak görülmektedir. ''Kentsel Dönüşüm'' kavramı kentsel planlamanın önemli bir enstrümanı olarak ön plana çıkmıştır. Kentsel dönüşüm projeleri öncelikle büyük kentlerimiz olmak üzere acil ihtiyaçtır. Kentsel dönüşüm politikaları kentlilerin sağlıklı, kaliteli ve dengeli bir çevrede yaşamalarını amaçlamaktadır.

 

Sağlıklı ve yaşanılabilir kentler için dönüşüm kaçınılmaz

 

Özellikle büyük kentlerimiz aşırı nüfus yığılmaları düzensiz ve çarpık yapılaşmalarla, yanlış yer seçimleriyle karşı karşıyadır. Bu tip olumsuzlukların önüne geçmek ve mevcut olumsuzlukları ortadan kaldırmak daha sağlıklı, düzenli ve yaşanabilir kentler meydana getirmek için kentsel dönüşüm projeleri üretilmektedir. 

 

 

Bilindiği gibi, “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”, 16 Mayıs 2012 tarihinde yayımlanmış, Kanun yasalaştıktan sonra 15 Aralık 2012’de Uygulama Yönetmeliği çıkarılmış, görülen aksaklıklar nedeniyle, 20 Nisan 2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun ve 20 Ekim 2016 tarih ve 29870 Sayılı Resmi Gazete ile söz konusu uygulama yönetmeliğinde değişiklikler ile yapılan revizyonlarla uygulamadaki belirsizlikleri kaldırmaya ve uygulama noktasında birlik sağlanmayan hususların kaldırılmasına yönelik olmuştur.  Temmuz 2013 tarihinde “Riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin teknik esaslar” Resmi Gazete’de yayınlanarak uygulanmaya başlanmıştır. Böylelikle, kamuoyunda “kentsel dönüşüm yasası” olarak bilinen 6306 sayılı “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanununun” nasıl uygulanacağı ve detayları ortaya çıkmıştır.

 

Doğal afetlerin başında yüzde 61’le deprem geliyor

 

Ülkemizde en çok can ve mal kaybına yol açan doğal afetlerin başında yüzde 61’lik bir oranla depremler yer almaktadır. Daha sonra sırasıyla yüzde 15 heyelanlar, yüzde 14 su baskınları, yüzde 5 kaya düşmeleri, yüzde 4 yangınlar, yüzde 1 çığ ve fırtına gibi felaketlerdir.

Türkiye’de deprem doğuran 24.500 km uzunluğunda canlı fay hattı bulunmaktadır.

Nüfusumuzun yüzde 98’i deprem açısından tehlikeli bölgede yaşamaktadır.

1903 yılından günümüze, topraklarımızda hasar oluşturan 130 depremde 100 bin can kaybı ve yaklaşık 2 milyon ev kaybedilmiştir.

1939 yılında meydana gelen Erzincan depreminde 60 saniye içinde ne yazık ki 33.000 vatandaşımızı kaybettik.

1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinde Milli gelirimizin yüzde 10-15’i birkaç dakika içinde kaybettik.

 

Afetten önce gerekli tedbirler alınmalı

Ülkemizde ve İlimizde mevcut yapılar incelediğinde; mevcut yapıların büyük kısmının eski mevzuat uyarınca inşa edildiği, dolayısıyla deprem açısından yeterli dayanıma sahip olmadığı, yapıların büyük çoğunluğunun yalıtımsız ve enerji verimliliği açısından yetersiz olduğu, kentlerimizin altyapısının (yol, su-kanalizasyon ve elektrik hatları) eski ve düzensiz olduğu görülmektedir. Ülkemizde; başta deprem olmak üzere afet riskinin yüksek olması, İmar Mevzuatına aykırı ve kaçak yapılaşmanın bulunması sebebiyle can ve mal kayıpları gerçekleştiğinden afetler oluşmadan önce gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik yeni bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç duyulmuştur.

 

Elden geçirilecek bina sayı 14 milyon

Ülkemizde mevcut yapılara ilişkin verilere bakarsak; ülkemizde yaklaşık 19 milyon binamız vardır. Bunlardan yaklaşık 5 milyonu 1998’den sonra yapıldığı için daha iyi durumdadır. Dolayısıyla elden geçmesi gereken 14 milyon bina vardır ve bu 14 milyon binanın yaklaşık yarısının riskli olduğu düşünülmektedir. İlimizde de bu oran farklı değildir.

 

Riskli yapısını yıktıranlara maddi destek var

Kentsel dönüşüm kanunun temelinde CAN güvenliği olması nedeniyle riskli olduğu bilimsel verilere göre belirlenecek yapılar her ne olursa olsun mutlaka yıkılacaktır. Kanunun özü anlaşma usulüdür ve anlaşma yolu ile riskli yapısını yıktıranlara kredi, kira yardımı ve harçlardan muafiyet şeklinde maddi destekler verilmektedir. Uygulamanın temelde vatandaşlarca yürütülmesi amaçlanmış, devletin yardım ve destekler dışında mümkün olduğunca az müdahalesi temel alınmıştır.

 

İnsan odaklı özel bir kanun

 

Üzerindeki yapının yıktırılmış olması şartı aranmaksızın paydaşların en az 2/3’ünün anlaşması halinde uygulama bu anlaşmaya göre yapılacak olup bu durumda Bakanlık müdahil olmayacaktır. Uygulamanın yürütülebilmesi için kanunun uygulanmasında özellikle yerel yönetimler yönlendirilmiştir.  Bu kanun can ve mal güvenliği temelinde insan odaklı özel bir kanundur.

 

 

Kanunun 3 önemli ayağı mevcut

 

1.Rezerv yapı alanı; Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen alanlardır.

İlimizde Kelmapaşa İlçesinde (1.59 hektar) rezerv yapı alanı ilan edilmiştir.

 

 

2.Riskli alan; Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanı ifade etmektedir.

 

Üzerindeki yapılaşma kapsamında;  üzerindeki toplam yapı sayısının en az yüzde  65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar, riskli alan olarak belirlenmek üzere teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur.

 

İlimizde Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen ve yapışmaları sürdürülen toplam 900.16 hektar kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiş olup buna ek olarak 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamında 7 farklı bölgede 8 ayrı alanda 305,47 hektar dönüşüm alanı ve 6306 sayılı Kanun kapsamında 5 adet 276,62 hektar önerilen alan söz konusudur.

 

Türkiye’deki en büyük kentsel

dönüşüm alanı Karabağlar

 

07.12.2012 tarih ve 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Riskli Alan” ilan edilen, Karabağlar İlçesi’nde yer alan 540 ha.lık alan, Türkiye’de ilan edilen en büyük kentsel dönüşüm alanlarından biridir. 2012 yılı verilerine göre İzmir’de kişi başı yeşil alan miktarı 5,13 m2 iken, 2015 yılında bu sayı 13 m2 ye yükselmiş olmasına rağmen İzmir halen üç büyük kent arasında yeşil alan miktarı açısından en fakir kenttir. Bu eksikliğin giderilmesi adına Karabağlar ilçesinde yer alan 540 ha.lık riskli alan içerisinde 450 dönümlük bir kent parkı yapılması planlanmaktadır. İlk etap olarak planlaması tamamlanan 101,4 ha.lık kısım ile 136 dönümlük bir katkı sağlanmıştır. Yapılması planlanan 450 dönümlük kent parkı İzmir’de yer alan Sasalı Doğal Yaşam Parkı, Aşık Veysel Rekreasyon Alanı, İzmir Fuar Alanı da dahil olmak üzere karşılaştırıldığında İzmir’de yer alan en önemli kentsel yeşil alanlardan biri olacaktır.

 

Yapılacak olan plan ile 540 ha.lık alanın yaklaşık 110000 kişilik bir nüfusu barındırması ve yaşayacak olan nüfusun ihtiyacı olan tüm donatıların (eğitim, sağlık, spor tesisleri, dini tesisler, sosyal, kültürel tesis alanları vb.) alanda yer alması hedeflenmektedir.

 

3.Riskli yapı; Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapılardır. 2 Temmuz 2013 tarihinde yayımlanan   yönetmelik ile kritik kat kolonlarından ve perdelerinden beton numunesi alınarak incelenmekte, yapılan mühendislik hesapları ile yapının riskli olup olmadığı tespit edilmektedir.

 

 

RİSKLİ BİNASI OLANLARIN YAPMASI GEREKENLER

 

İlimizde 31.12.2016 tarihi itibari ile toplam 29.000 bağımsız birimden oluşan  12.142 bina, Riskli Yapı olarak onaylanmıştır. Bunun için vatandaşlarımızın yapması gerekenler şunlardır:

 

Öncelikle tapunuz (Daire tapu, kat mülkiyetiniz yoksa daireye ait hisseli arsa tapusu), nüfus cüzdanı fotokopisi ile Bakanlıkça lisans verilen firmalara ya da Müdürlüğümüz bünyesinde bulunan Yapı Malzemeleri PGD Şubesine müracaat edilmelidir. Lisanslı Kuruluşların binanızda yapacağı teknik inceleme, karot, tespit ve mühendislik çalışmaları sonucunda binanız için Deprem Risk Raporu hazırlanır. Hazırlanan Deprem Risk Raporu, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bir üst yazı ile sunulur. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde raporların 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinde belirtilen hususlar çerçevesinde hazırlanıp hazırlanmadığı kontrol edilir. Yapılan incelemede raporlarda herhangi bir eksiklik yok  ise Müdürlüğümüzce gerekli kontrollerden sonra onaylanır. Rapor sonucunun riskli olarak onaylanması halinde İlgili Tapu Müdürlüğüne bir yazı ile tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere “6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı” şerhi koyulur. İlgili Tapu Müdürlüğünden tüm kat maliklerine binanın riskli olduğuna dair tebligat yapılır.(Resmi yazının vatandaşa tebliğinde 15 gün içinde riskli yapı tespitine itiraz hakkı vardır.) 15 günlük itiraz süreci sonunda riskli yapı tespitine karşı itiraz edilmediği ya da itiraz sonucunda yapının riskli yapı olduğu kesinleşirse, İlgili Belediyesince yıkım işlemleri için 60 günden az olmamak üzere maliklere süre verilir ve bu durum maliklere bir yazı ile bildirilir. Maliklerce de bu süre zarfında binanın yıkım işlemleri gerçekleşir.

 

Binanın yeniden inşaatı veya güçlendirilmesinin yapılması için kat maliklerinin ortak kararı ile bir müteahhit şirketle sözleşme yapılır ve yeni binanın inşaatına başlanır. Ayrıca Kanun kapsamında noter harcı, tapu harcı, alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden muaftır. Ancak yapıların mevcut alanları için daha önce belediyelerce alınan harç ve ücretlere ilave olarak, sadece kullanım maksadı değişiklikleri ile yapı alanındaki artışlar için hesaplanan harç ve ücret farkları alınır. Yine kanun kapsamında riskli yapı tesisi işlemi onaylanan binalarda Bakanlıkça belirlenen şartlara haiz olan maliklere 18 boyunca kira yardımı yapılmakta olup; 2017 yılı İlimiz için belirlenen kira yardım tutarı 860 TL’dir. Şu ana kadar 16.341 kişiye kira yardımı yapılmıştır. 6306 sayılı Kanun kapsamında kira yardımı desteği yanı sıra kredi faiz desteği sağlanabilmektedir. 2016 yılında İlimiz için 77.781.184,00 TL tutarında kredi onaylanmıştır.

 

Çalışmalar bitince İzmir marka bir kent olacak

 

 

Kentsel dönüşüm kanunu çerçevesinde fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi, güzelleştirilmesi daha sağlıklı bir yerleşim düzeni sağlanması ile kentsel yaşam düzeyinin yükseltilmesi sağlanacaktır.

 

Şehir, bir medeniyetin ete kemiğe bürünmüş halidir. Madde planında evler, sokaklar, meydanlar olmasına rağmen mana planında ruh vardır, toplum değerleri ve ahlakı vardır.

 

6306 sayılı Kanunu’nu özünde, en önemli insan hakkı olan “yaşama hakkı”nı güvence altına almak vardır. Kanun kapsamında “yaşama hakkını” temin için “mülkiyet hakkına” müdahale edilmesi gerekmekte ise de, “yaşama hakkı”nın “mülkiyet hakkı”ndan önce geldiği tartışmasızdır.

 

Amaç yara sarma değil yara almamak

Bakanlığımızca geniş katılımlı şehircilik Şurası çalışmaları başlatılmış olup,  kentsel dönüşüm sürecinin finansal, mekânsal, yasal ve toplumsal boyutlarıyla ele alınarak afet riski altında bulunan alanların yenilenmesi, afet ve kentsel risklere duyarlı, yaşam kalitesi yüksek çevrelerin oluşturulmasına yönelik yeni yöntem, model ve yaklaşımların geliştirilmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.

 

Bakanlığımızın temel amacı  “marka şehirler, sürdürebilir çevre, YARA SARMA DEĞİL YARA ALMAMA” anlayışını hakim kılmaktır.

 

Kurumumuzda, insanımızı hak ettiği kaliteli marka şehirlerde yaşatmak, afetlerde yaşanılan acıların tekrar yaşanmamasını sağlamak amacıyla çalışmalarımız tüm yoğunluğuyla etmektedir.

 

İzmir, kentsel dönüşüm çalışmaları tamamlandığında; planlama  ilkelerine uygun olarak  deprem gibi doğal afetlere karşı  güvenli yapıların olduğu, teknik altyapıları tamamlanmış,  ulaşım sistemi sorunları olmayan ve sosyal, kültürel sportif  tüm sosyal donatı alanları gelişmiş marka bir şehir haline dönüşecektir.