Rusya, Türkiye ve İran üçlü karar verdi

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında Astana süreci başlattıklarını ve bu Astana sürecinde Rusya, Türkiye, İran üçlü olarak bir karara vardıklarını belirtti

Her gün yeni bir durumla, yeni bir saldırıyla, yeni bir taktik atakla karşılaştıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu saldırıların bir kısmını bizim dikkatimizi ve enerjimizi bölgemizdeki kritik gelişmelerden uzaklaştırmaya yönelik olarak görüyoruz. Türkiye'yi FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle köşeye sıkıştıramayanlar, kendileri doğrudan sahaya girmeye başladılar. Bunun için tüm anlaşmalar ve taahhütler yok sayılarak Avrupa Birliği'ndeki serbest dolaşım hakkımızı sürekli erteliyor ve bizleri oyalıyorlar. Bunun için göçmenlerin Avrupa'ya yönelmesini engellemek amacıyla kendilerinin önerdiği yardımlar fiilen yapılmıyor. Bunun için hiç olmadık bahanelerle tüm teamüller ve diplomatik kurallar yok sayılarak, Amerika'ya vize başvuruları askıya alınıyor."

 

"Namert kaçar, mert direnir"

Sokaklara ve meydanlara inen kadını erkeğiyle genci yaşlısıyla 7'den 70'e milyonlarca vatandaşın, istiklaline ve istikbaline sahip çıktığına değinen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz de milletimizle birlikte darbecilerin karşısına dikilerek, bu teşebbüsün akamete uğramasını sağladık. Hemen arkasında da Suriye'deki Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlatarak, bizi bu şekilde durduramayacaklarının mesajını darbenin arkasındaki güçlere verdik. Tabii hem onların saldırıları hem de bizim cevaplarımız bunlarla sınırlı kalmadı. Türkiye'ye siyasi, sosyal, diplomatik, askeri, ekonomik tüm alanlarda diz çöktüremeyenler her gün yeni bir oyunla karşımıza çıkıyor. Halbuki biz ne diyoruz? 'Namert kaçar, mert direnir.' Üstelik biz artık sadece direnmekle savunmakla kalmıyor, kendi oyun planımızı adım adım uyguluyoruz. Bir başka ifadeyle savunmamızı güçlendirirken, taarruzu da ihmal etmiyoruz."

 

"İki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız"

Neşet Ertaş'ın, "Dost elinden gel olmazsa varılmaz. Rızasız bahçanın gülü derilmez. Kalpten kalbe bir yol vardır, görülmez. Gönülden gönüle gider yol, gizli gizli." sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Bizim tüm dostlarımızla aramızda gönülden gönüle giden ve görülmeyen bağlar vardır. Sırbistan'da, Novi Pazar'da ise bu bağı tüm gücüyle tüm cesametiyle hamdolsun gördük. Meydanda gördük, yolların sağında, solunda gördük. Peki ülkemizin ve milletimizin dostluğunu yıkma pahasına saçma sapan hamlelere girişenlerin eline geçen nedir? Eğer bu şekilde bize zarar verdiklerini düşünüyorlarsa bizim gördüğümüzden daha fazlasını onlar görüyorlar. Türkiye yoluna yine devam ediyor, hiç endişe etmeyin yoluna devam edecek. Yaşadığımız bu zor dönemde, yanımızda olanları unutmayacağımız gibi sürekli ayağımıza çelme takanları da unutmayacağız." dedi.

Erdoğan, "Bununla beraber 'müttefik' dediğimiz pek çok platformda birlikte çalıştığımız kimi devletlerin ülkemize karşı sergiledikleri bu iki yüzlü tutumdan biz çok rahatsızız. Yüz yüze geldiğimizde bize her türlü sözü, her türlü teminatı verenlerin, arkamızdan oynadıkları oyunların çirkinliği artık gizlenemez, saklanamaz hale gelmiştir. Artık bu mızrak, bu çuvala sığmıyor, bunları görüyoruz." ifadesini kullandı.

 

"Terör örgütleriyle kol kola bölgemizi tanzime giriştiler"

Türkiye'ye demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlükler dersi verenlerin işlerine gelmediğinde bu kavramlardan kolayca vazgeçebildiklerini açık ve net olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yıllarca bizi terör örgütleriyle yeteri kadar, güçlü şekilde mücadele etmemekle itham edenler, şimdi terör örgütleriyle kol kola bölgemizi tanzime giriştiler. Dünyada kendilerine terörle mücadelede en büyük hedef olarak DEAŞ'ı gösterenler, şu anda DEAŞ'a karşı PYD gibi, YPG gibi terör örgütleriyle beraber mücadele ediyorlar. Şimdi soruyorum, 3 bin 300'ü aşkın TIR ile Kuzey Suriye'de, bizim güneyimizde bir terör örgütü oluşturmaya veya bir terör devleti oluşturmaya çalışanların niyeti nedir? Bunlara bu denli silahı ücretsiz olarak verenlerin niyeti nedir? Biz paramızla silah alamazken, onlara parasız olarak bu kadar silahı vermenin hedefi, gayesi ne olabilir? Burada soru işaretleri oluşmuyor mu? Biz bunların ne anlama geldiğini bilmiyor muyuz? Tabii ki biliyoruz."

 

"Rusya, Türkiye, İran üçlü olarak bir karara vardık"

Astana süreci başlattıklarını ve bu Astana sürecinde Rusya, Türkiye, İran üçlü olarak bir karara vardıklarını belirten Erdoğan, "Nitekim işte 'Bir gece ansızın gelebiliriz' dedik ve bu gece bildiğiniz gibi Silahlı Kuvvetlerimiz, Özgür Suriye Ordusu ile İdlib'le ilgili şu anda operasyonunu başlattı. Çünkü oradaki mazlumların üzerine gelenler, o mazlumlara, mağdurlara bunca silahla saldıranlar, rejim, ne yazık ki bütün bunlar karşısında bize tarihi bir sorumluluk yüklüyor." dedi.

 

"Kimse bize 'Niye bunu böyle yaptınız' diyemez"

İdlib'de şu anda Halep'ten kovulanlar ve Halep'te yaşam hakları sona erdirilenlerin bulunduğuna değinen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İdlib bize sınır, dolayısıyla tedbirimizi almak durumundayız. Kimse bize 'Niye bunu böyle yapıyorsunuz' diyemez. Suriye'ye 911 kilometre sınırı olan biziz, her an taciz ve tehdit altında olan biziz, kimse bize 'Niye bunu böyle yaptınız' diyemez. Ama şunu unutmayın, bu ülkede değil, ülkenin dışında da Kılıçdaroğullarının adedi çok fazla. Bir taraftan Silahlı Kuvvetlerimizin sınır ötesine çıkmasına 'Evet' diyeceksin, aynı konuşmanda 9 dakika sonra 'İdlib'de ölenlerin sorumlusu Erdoğan'dır' diyeceksin. Bu ne menem iş, sen ne cahil adamsın ya, böyle bir mantık mı olur. Mantıksızlık makam kesbediyor bunda. Böyle bir durum, aynı konuşma içerisinde."

 

"Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz"

Erdoğan, "Biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilelim. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar Esed'in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız ve İdlib'deki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok." açıklamasında bulundu.

 

"Kendilerini güvenli ve müreffeh hissettikleri binlerce kilometre uzaktan, bizim hergün canımıza, ciğerimize dokunan, geleceğimizi ilgilendiren konularda ahkam kesenlerin hesapları artık bizi ilgilendirmiyor." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz kendi hesabımıza bakacağız. Bizim hesabımız bellidir. Hep söylüyoruz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Yolumuza böyle yürüyeceğiz. Geleceğimizi bu 4 temel direk üzerine kurmakta kararlıyız. Tek millet derken 80 milyonun tek millet oluşundan bahsediyorum ve tüm etnik unsurlar birbirimizi Yaradan'dan ötürü seveceğiz ve böyle tek millet olacağız. Tek bayrak. Evet bizim bayrağımız belli, kimse paçavraları bize dayatmasın. Şehidimizin kanından rengini alan, bağımsızlık ifadesi olarak hilalle sembolleşen ve şehitlerimizin ta kendisi olarak yıldız ile yıldızlaşan bir bayrağımız var. Bunun dışında kimse bize bir dayatmada bulunmasın. Sıkışınca 'e bizim de bayrağımız bu' diyenler bizi aldatmasın. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Kongrelerinizde bile İstiklal Marşı'nı okutmaktan imtina eden, kaçınan, bayrağımızı salonlara koymayan, sokmayan siz yalancısınız. Siz bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu böyle bilesiniz. Zira biz 'tek vatan' diyoruz. 780 bin kilometrekarede, evet bu vatan topraklarında herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Eğer bugün Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de, Bestlerdereler'de bir mücadele sürüyorsa eğer ta Kandil'e kadar uzanıyorsak bunun bir sebebi var. Bunlar durup dururken değil, bundan sonra da devam edecek."

 

"Tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir"

Erdoğan, 2019 hazırlıklarını da bu çerçevede yürütmeleri gerektiğinin altını çizerek, ilçe kongrelerinin devam ettiğini, ardından il kongrelerine geçeceklerini ve son olarak büyükşehirlerin kongrelerini yapacaklarını anlattı.

 

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir kısım arkadaşlarımız görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyor, yeni arkadaşlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Kongrelerde vazifelerini yeni isimlere devreden arkadaşlarımızın önümüzdeki dönemde teşkilatlardan belediyelere ve meclise kadar her kademede görev almalarının yolları açıktır. 'Bu kardeşlerimizle yollarımızı kaybettik, artık bir daha bir araya gelmeyeceğiz' diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Buna biz sıradan diğer partiler gibi bakmayacağız. Bu hareket alışılmış bir parti değil, bu bir davadır. Dava ise davada olay, zaman zaman makam, mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli.

Bir bayrak yarışı olarak gördüğüm bu hizmet yolunda kime, ne zaman, hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz. Bunun için tüm arkadaşlarımızdan partimizle sadece gönül bağlarını değil, fiziki bağlarını da güçlendirerek devam ettirmelerini istiyorum. Teşkilatlarımızla birlikte belediyelerde de şimdiden birtakım düzenlemeler yapmaya başladık. Özellikle kritik gördüğümüz birtakım yerlerde yeni döneme daha ciddi hazırlık yapabilmek için mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz. Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız, elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine kusura bakmasınlar, izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil, mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz. Bunu böyle biliniz."

Erdoğan, "AK Parti olarak biz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadrolarıyla sorumluluklarının farkında bir hareket olarak ülkemize ve milletimize hizmete devam ediyoruz. Peki ana muhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk şuuruyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü, maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en anakronik anamuhalefet partisine sahibiz, maalesef. Genel başkanlarından milletvekillerine ve belediye başkanlarına kadar ana muhalefetin tüm kadroları, yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir." diye konuştu.

 

"İsteseniz de istemeseniz de Meclis'ten geçecek"

Anamuhalafet partisinin çapsızlığının en çarpıcı örneklerinden birinin şu anda Mecliste görüşülen, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi ile ilgili düzenleme olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, müftünün de bir devlet memuru olduğuna dikkati çekti.

Erdoğan, "İsteseniz de istemeseniz de bu, Meclisten geçecek. Kayıt dışı nikah değil, kayıt altında nikah... Asıl kayıtdışılıkları bu kaldıracak. Ne diyorlar utanmadan sıkılmadan, 'Çocuk yaşta evlilik....' Ya bırak, ne alakası var. Bu, işte onu tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdır." dedi.

 

"Hani bunlar kadın hakları savunucusuydu"

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Çanakkale'nin Belediye Başkanı ciddi bir terbiyesizlik yaptı. Orada bizim Meclis Üyemize konuşması esnasında, bir bayan, bayan... Hani bunlar kadın hakları savunucusuydu, hani bunların kadınlara saygısı vardı ve seçilmiş bir Belediye Meclis Üyesine 'sesini kes', 'çık', 'konuşma', sen bunu nasıl dersin. Sen bunu mu yaptın, 18 Mart geliyor. Bak şimdiden ben de talimatı verdim, bu Belediye Başkanını 18 Mart'ta, Çanakkale törenlerinde konuşturtmayacaksınız. Çünkü oradaki düzenlemenin faili hükümettir, validir. Dolayısıyla onun orada konuşma hakkı bir lütuftur. Dolayısıyla bu, seçilmişler için de böyle bir adımı attı, seçilmişe saygısızlık yaptı. Bunun hesabını verecek."