PROF. DR. İBRAHİM ATTİLA ACAR YAZDI "EKONOMİ DÜŞER Mİ, DÜŞER..."

Dünya ekonomisinde Trump faktörü herşeyin önündedir. Çin ile anlaşacağını söylemesi nasıl bir iyimserlik oluşturuyorsa; Tam aksine bir söylem, anında bütün dengeleri değiştirebilmektedir. Bunda ABD Merkez Bankası FED'in faiz arttırımı da piyasalar üzerinde baskı oluşturabilmektedir. 

Enflasyon Düşer mi Düşer

Kasım ayı enflasyonu için eksi bir enflasyon rakamı ile karşılaştık: -1,44… Enflasyon sepetindeki 407 kalem malın fiyatlarını etkileyebilecek teşviklerin de etkisiyle, enflasyon negatif çıktı. Fiyatları önce yükseltip sonra indirim yapan satıcının etiketlerindeki indirimi görmenin mutluluğu ile sevindik.  Ekonominin de kendi gayretlerini ihmal etmeyelim. Ancak şu da bir gerçek ki yer gök siyaset gündeminde. Her şey ona kilitlenmiş durumda. Önce ekonomideki durumu anlayalım, sonra siyaset…

Yılbaşında 3,80 olan dolar/TL  kuru 13 Ağustos’ta 7,11’i görmüş şimdilerde 5,20 TL civarında tutunmaya çalıştı. Bu düşüş belki ABD – Çin arasındaki ticaret savaşlarının 90 gün bekleme taahhüdüne uyulsa idi 5,00 TL altında da seyredebilirdi. Şimdilik 3 ay öncesine göre %26 bir düşüşten söz edilebilir.

Petrol fiyatları sene başındaki fiyatlarla aynı seviyede, 60 dolar…  Ancak Ekim ayında 85 doları gören aynı petrol olduğunu unutmayalım. Petrol varil fiyatlarındaki düşüş ise %30’dur.

Faizin de şimdilerdeki %20 oranının Ekim başı itibariyle %27 olduğunu unutmayalım. Faizlerde gerileme %25’tir.

CDS’lere gelince…Dolar/TL kurunun zirve yaptığı 13 Ağustos günü CDS de zirve yaptı 580 puana ulaştı. Şimdilerde 380 puana düşse de daha da inmiyor. Haliyle 2-3 arası borçlanabilecekken CDS etkisiyle “4” puan da buradan gelmekte ve ülkenin faiz maliyeti dolar bazında % 7-8 olabilmektedir.  Böyle olunca 5 senelik dolar bazında maliyet  %40’lara varabilmektedir. Bunun kur riskini saymadık bile. Böyle bir kazanç, göz kamaştırıcı bir seviyedir… Türkiye’deki enflasyonun da baş belası durumundadır, fonlama maliyetleri doğrudan fiyatları etkilemektedir. Risk anında hemen tepki verip yükselmesi ne kadar kolaysa; düşmesi de tam tersine bir o kadar zordur. Kesinlikle yapısal adımları gerektirmektedir.    

Hükümetin de Ekim başı açıkladığı Yeni Ekonomi Programını (YEP) ihmal etmeyelim. Elbette kısa vadede sonuçlar beklenemez. Ancak alınan tedbirlerin de sonuçları etkileyeceğini, en azından psikolojiyi olumluya çevirebileceğini ihmal etmeyelim.        

TÜİK veri üreten bir kurum olarak, hep göz önündedir.  Başka bir kurumumuz da olmadığına göre ona sahip çıkmak en doğrusudur. Böylesi bir ölçme yapan kuruma da sahipken, eleştiri oklarını doğru kullanmak gerekmektedir.  Hakikaten bir hava tahminlerindeki gibi “hissedilen enflasyon” sorunu yaşanmaktadır.  Bunlar da Aralık enflasyonu ile birlikte düzene girecektir. Muhtemelen o da “negatif” çıkacaktır.                                                                                                                                              

Gündemde ekonomi olmadan ekonomik göstergeler değişmektedir.  Siyasetin gündemi 31 Mart 2019 yerel yönetimler seçimlerine kilitlenmiş durumdadır. Adaylar ve olası seçim tahminleri konusunda doğru tahminleme ve doğru fiyatlamalar şimdiden satın alınmaya çalışılmaktadır.

Dünya ekonomisinde Trump faktörü herşeyin önündedir. Çin ile anlaşacağını söylemesi nasıl bir iyimserlik oluşturuyorsa; Tam aksine bir söylem, anında bütün dengeleri değiştirebilmektedir. Bunda ABD Merkez Bankası FED’in faiz arttırımı da piyasalar üzerinde baskı oluşturabilmektedir.  Trump’ın da önce maliyetleri, ardından enflasyonu tetikleyecek bir faiz artışına karşı olduğu bilinmektedir. Faizlerde artış yapılamaması Türkiye’nin  de lehinedir. FED, 3 yıllık dönemde,  bilanço küçültmeyi faiz arttırmadan nasıl yapacak,  bunu da hep birlikte göreceğiz…

attila2000@gmail.com