Prof. DR. Harun Uysal yazdı "Çerkeslerin kara günü; 21 Mayıs"

Yakın tarih Balkanlardan, Kırım'dan, Kafkasya'dan Osmanlı'ya zorla göç ettirilenlerin ıstıraplarıyla dolu. Bugün genç olanlar bunları çok iyi bilmese de, aslında tarih her birinin yaşadığı büyük trajedilere tanıklık etti.

 

Tarihte büyük haksızlığa maruz kalanlardan biri de Çerkesler. 21 Mayıs 1864 tarihinden başlayarak Çerkesler akın akın bugünkü Anadolu, Suriye, Kosova, Bulgaristan, İsrail ve Ürdün’e yani o günkü Osmanlı coğrafyasına Rus Çarlığı tarafından sürüldüler.

Yüz bir yıl boyunca Ruslarla savaşıp, Osmanlı devleti için adeta bir set olan ve yüz bir yıl Rusları Anadolu’ya indirmeyen Çerkeslerin, uğradığı bu tarihi haksızlığın bu yıl 155. yıldönümünü anıyoruz.

Çok eski dönemlerden beri yaşadıkları anayurtları Kafkasya’da eşsiz bir dil ve kültür geliştiren Çerkesler, yüzyıl süren özgürlük savaşında Çarlık Rusya’sına yenildiler ve Çar tarafından Osmanlı topraklarına sürüldüler.

Çerkesler deniz yoluyla; Kafkasya'daki Taman, Tuapse, Anapa, Tsemez, Soçi, Adler, Sohum, Poti, Batum limanlarından bindirilip, Osmanlı Devleti'nin Trabzon, Samsun, Sinop, İstanbul, Varna, Burgaz ve Köstence limanlarında indirildiler.

Balkanlara yerleştirilenler Osmanlı-Rus harbinden sonra ikinci bir göçle, Anadolu ve Orta Doğu ülkelerine gönderildiler. Benim dedelerim de bu yolla Anadolu’ya gelip, Kuşadası’na yerleştirildiler. Doğudan genellikle Çeçen, Dağıstan, Asetinler göçürüldü.

Tarihçiler 21 Mayıs 1864’ü takip eden aylarda 1 milyon 200 bin ile 1 milyon 500 bin arasında Kuzey Kafkasyalının göç etmek zorunda kaldığını söylüyorlar. Gelen göçmenler Kuzey Kafkasya’nın etnik çeşitliliğini Osmanlı topraklarına taşıdılar. Göçmen nüfusun büyük çoğunluğunu Çerkesler (Adigeler) oluşturuyordu

Savaşçı Kuzey Kafkasyalılar Osmanlı iskan politikası gereği ağırlıklı olarak Samsun’dan başlayıp, Amman’a uzanan bir hat boyunca ve Marmara denizinin güneyi ile doğusuna yerleştirildiler.

Çerkesler her Mayıs’ın 21’nde bu büyük acıyı yeniden yaşıyorlar. Toptan sürgün edilmelerinin yıldönümünde bir araya geliyorlar ve bu günü anıyorlar.

Bugüne gelince. Bugün seksenli yıllarda başlayan “tersine göç” yavaş da olsa ilerliyor. Türkiye’den, Ürdün’den, iç savaş sırasında Kosova’dan ve özellikle de son zamanlarda Suriye’den birçok Çerkes geri dönerek gönüllü olarak Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerine yerleşiyor.

Ben de anayurdum olan Adigey Cumhuriyetine gittiğimde hep güzel anılarla geri döndüm. Anadilim olan Çerkesçeyi (Adigece) konuşabildiğim için dil anlamında sıkıntı çekmedim. Ayni şeyi gelenekler için de söyleyebilirim. Gelenekler benim köyümde neyse orada da hemen hemen ayni.

Kuzey Kafkasya’da yaşayanlar, özellikle Adigeler, diyasporadakilerin geri dönmesini istiyorlar. Geri dönmeyenlerin de cumhuriyete ilgi göstermesini bekliyorlar.

Kendilerini ziyaret eden diyasporadaki soydaşlarına bir Adige atasözü ile “Wizakome wuthamıç” (yalnızsan zavallısın) diyerek, birlikte yaşamak iradelerini her fırsatta ifade ediyorlar