'Geçimini nasıl sağlıyorsun?' soruna böyle cevap verdi!

Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 167'si tutuklu 226 sanığın yargılanmasına devam edildi.​​​​​​​

 

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salonda yapılan 29. duruşmaya, aralarında Adnan Oktar'ın da bulunduğu 162'si tutuklu 172 sanık ile avukatları katıldı. Bazı müştekiler ve avukatları da salonda hazır bulundu. ?

Duruşmada, "örgüt yöneticiliği", "suçtan kaynaklanan mal değerlerini aklama", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs" ve örgüt faaliyetleri kapsamında işlendiği iddia edilen tüm suçlardan sorumlu tutularak yargılanan tutuklu sanık Sinem Hacer Tezyapar’ın savunması alındı.

Tezyapar, gruplarında iki tane "Sinem" olduğu için kendisine Sinem Tez denildiğini, "Tez" kod adını kullanmadığını, kimsenin kendisine "Tez" demediğini söyledi.

Adnan Oktar’a iftira atıldığını öne süren Tezyapar, "Adnan Bey’in yanına insanlar gelmesin diye şiddet uyguladığı iftirasını attılar. Biz 25 senedir yanındayız, arada Adnan Bey cezaevine girdi. Biz 1 sene kendisini bekliyoruz, sonra geliyor şiddet uygulamaya devam ediyor. Bu akla, mantığa sığar mı?" dedi.

Tezyapar, masonlar ve kabalacılar ile görüştüğünü, dünyada Müslümanlar için tabu kabul edilen gruplar olduğunu, bu gruplara İslam tebliği anlamında ulaşmaya çalıştığını anlatarak, "Bir dönem yurt dışında Müslümanlarla ilgili terör algısı oluşuyordu. Ben de Müslümanların terörle ilişkisi olmadığını anlatmak için bu tür girişimde bulundum. 18 yıldır bunu yapıyorum. Adnan Bey’in terörle ilgili kitaplarını dünyanın birçok yerinde yayınlattım. Adnan Bey’in bundan haberi dahi yoktur. Özellikle Amerika’daki Müslümanlar bundan çok fazla faydalandılar. Sonra zincirleme çevre edinmeye başladım. Bunda İngilizce ve Almanca bilmem, sosyal medyayı aktif kullanmam, zaman zaman yurt dışındaki toplantılara katılmam da etkili oldu." ifadelerini kullandı.

Ailesinin yanında yaşadığı dönemde fiziksel ve manevi şiddet gördüğünü, o nedenle ailesinin yanından ayrıldığını iddia eden Tezyapar, annesinin dosyanın müştekilerinden Özkan Mamati ve arkadaşları tarafından kullanılarak yalan beyanda bulunmalarının sağlandığını öne sürdü.

Tezyapar, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ileri süren bir sanığın, "Benim gibi, örgütte bulunan diğer kızların da büyük baskı ve aşağılanmalardan dolayı psikolojileri çok bozulmuştu. Hepsi depresyonda idi ve gizli gizli ağlıyorlardı. Bu yüzden orada bulunan birçok kız benim gibi Zanaks ve başka uyuşturucu ilaçlar kullanıyordu. Sinem Tezyapar isimli kişilerin bu tip uyuşturucu ilaçlar kullandıklarını biliyorum." beyanına karşı şunları söyledi:

"Ben çok ağır ameliyatlar geçirdim. Zaman zaman yeşil reçeteli ilaçlar kullandım. Genetik hastalıklarımdan, ilkokulda geçirdiğim hastalıklardan Adnan Bey’i sorumlu tutuyorlar. Bunu Adnan Bey’i karalama kampanyası olarak kullanmışlar. Adnan Bey benim için vazgeçilmez bir dosttur. Adnan Bey asla bizi aşağılamaz, dövmez."

Sanık, "Hiç karakola gidip annenden şikayetçi oldun mu?" sorusuna, "Şikayet etmedim ama hakkımda yalan beyanda bulunduğu için bilgilendirme amaçlı mahkeme kapsamında dilekçeler yazdım. Ben annemi severim, barışmak istiyorum. Dini inançlarımdan dolayı aramıza mesafe koyan benimle görüşmeyen kişi annemdir." cevabını verdi.

Üye hakimin, "Suriye’den herhangi biriyle bu grubun temas kurması için aracılık ettiniz mi?" sorusunu Tezyapar, "Bir mason heyetle doktor Nahit Tome adında biri ziyarete geldi. Sonradan bu kişinin Beşar Esed’e yakın olduğunu öğrendik. Sonrasında Adnan Bey, Esed’e barışa çağrı mektubu gönderdi. Kan dursun, kardeşlik dursun anlamında bir çağrı mektubuydu. Kişi zaten Arapça konuşuyordu. Çevirmeniyle beraber gelmişti." diye yanıtladı.

Tezyapar, müşteki avukatlarının ise sorularını yanıtlamayacağını söyledi.

Müşteki avukatlarından Eser Çömlekçioğlu, duruşma salonunda bir video izletti. Söz konusu videoda örgüt elebaşı sanık Adnan Oktar’ın, Abdülhamid Han ve Yahudilikle ilgili ifadeler kullandığı görüldü. Çömlekçioğlu, "2016 yılına kadar grubunuzdan Abdülhamid ile ilgili bir yayınınız olmamış, makale yayınlanmamış. 2016’da Abdülhamid’e ilişkin seminerler ve toplantıların yapıldığı, dizilerinin çekilmeye başlandığı dönemde Adnan Oktar neden böyle bir konuşma yaptı. Bunun için bir yerden talep mi oldu?" diye sordu. Sanık Tezyapar, bu soruya Adnan Oktar’ın cevap vermesinin daha doğru olacağını söyledi.

Tezyapar, bir sanık avukatının "Size göre sadece şarap mı haram? Siz hiç infak yaptınız mı?" soruları üzerine, "Alkollerin hepsi haramdır. Çok fazla malım olmadığı için emeğimden başka infak edeceğim bir şeyim yoktu." dedi.

Sanık Tezyapar, "hahamların kendisine para getirdiği" iddialarını reddederek, "Asla böyle bir şey olmadı. Bunun delili bile yok. Bu konuyla ilgili çürütme belgelerim var. Masonlarla en başından beri ben irtibat kurdum. Masonlukta iki ekol vardır, dinsiz ve dindar masonlar var. Bizim Türk masonlar, dindar masonlara bağlıdır. En üst düzey haham misafirlerimiz oldu. Gazze’nin sıkıntı içindeki halkına yeni bir fırsat oluşturmak için geldiklerini söylediler. 'Türkiye Gazze’ye destek olmak istiyor, biz de size destek olmak istiyoruz.' dediler." ifadelerini kullandı.

Banka hesabında bir hareket görülmediği aktaran Tezyapar, "Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?" sorusuna, "Çok fazla masrafı olan biri değilim. Mütevazi bir insanım. Arkadaşlarımla kalıyorum. Çevirmenlik yaparak para kazanıyorum." diye konuştu.

Tezyapar, mahkeme başkanının "Adnan Oktar’ın ajanı mısınız?" sorusuna ise "Ben Allah’a kul bir insanım. Hayatım, ölümüm Allah için. Ben Allah’a kulum. Ülkeme hizmet ediyorum." diye yanıt verdi.

Mahkeme heyeti, savunmanın ardından duruşmayı yarına erteledi.