ESTER BULUT YAZDI !! TÜRKİYE'DE KADIN OLMANIN ZORLUKLARI

Hamile kadının sokağa çıkmasını eleştiren tasavvufçulardan, 'kocam dilerse ikinci, üçüncü hatta dördüncü eşi alabilir' diyen evlilik ve aile danışmanlarına, son dönem Türkiye'sinde kadına bakış açısı hayli renkli!..
Buna son olarak Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın, 'kadın-erkek eşit değildir' söylemini de eklerseniz özellikle bu anlayışı savunan kitle için tadına doyulmayacak türden bir profil çizersiniz.
Bildiğiniz üzere 5 Aralık'da Dünya Kadın Hakları Günü kutlanıyor.
Türkiye'de kadın olmanın zorluklarını, eşe, işe, topluma ve kısacası hayata karşı taşıdığımız sorumlulukların günden güne azalmak yerine arttığını en iyi biz kadınlar biliriz.
Belki de bu yüzden hemen her gün ülkenin bir yanında ya dayak yeriz, ya türlü aşağılanma ve hakaretlere göğüs germeye çalışırız ya da olmadı, sözüm ona namus adı altında kurşunların hedefi yapılırız.
Oysa yoktur kadınlarla erkeklerin birbirinden farkı fiziksel ayrışmaların dışında.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarına baktığınızda bugünler  çok daha kaygı verici, çok daha ürkütücü durumda.
Atatürk devrimlerinin en önde gelenlerinden biriydi kadın erkek eşitliği ve kadın hakları.
Bugün medeniyet propagandası yapan birçok batı ülkesinden çok daha evvel tanınmıştı sayısız haklar biz kadınlara.
Dile kolay bin yıl boyunca boyunlara vurulmuş zincirler 1926 yılındaki Medeni Kanun'la kırılmıştı adeta.
Artık biz kadınlar güçlenmeye, kişiliğimizi bulmaya başlamış, erkeğin yanında her türlü sosyal faaliyetlere katılmaya layık bireyler olarak ortaya çıkmıştık bunun sonucunda.
5 Aralık 1934'de yürürlüğe giren bir başka yasa ile ise haklarımızın tümüne kavuşmuştuk. Artık hem seçebiliyor hem de seçiliyorduk.
Bir yıl sonraki seçimde tam 18 kadın olarak var olduk mecliste.
Tutanakları okuyanlar bilirler, Türk kadınının neler yapabileceğinin en somut orneklerini sergiledik o dönemde.
Ancak Ata'nın zamansız vedası ve ondan sonra yerine gelen neredeyse tüm idareciler, bu hakkın önüne geçtiler.
Hakkımızı kullanmamıza yeterince izin vermediler.
Siyasi arenada biz kadınları birer vitrin malzemesi olarak gördüler, haklarımızı gözardı ettiler, kadının yeri dört duvar arasıdır anlayışını benimsediler. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında 4. Büyük Devrim olarak bu haklar tekrar tarafımıza verildi. 
Şimdi CHP Genel Merkezi ve yenilenen üst kadrosundan beklenen Mart 2019 seçimlerinde özellikle genç, donanımlı, birikimli kadın siyasetçi sayısını artırmasıdır.
Özellikle İzmirlilerle içiçe, İzmir'in, İzmirlinin sorunlarına vakıf kadın siyasetçiler tercih etmelidir.
CHP'nin iktidar hedefi, kadın siyasetçi sayısı ile paraleldir.
Partiyi yönetenler bu gerçeği gözardı etmemelidir.
Tüm kadınlarımızın bugünü kutlu olsun!
Saygılarımla
Ester Bulut