BANA SENİ GEREK

Geçen haftaki program konuğum Deu Tıp'dan Prof. Dr. İpek Ergür'dü. Çok doyumlu bir sohbet oldu mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Konumuz cinsellikti. Hocamdan söz aldım onu ara ara çağırıp cinsellik konuşmaya devam edeceğiz. Benim için çok çok önemli bir mesele. Hele çocuklara küçükken davranış tarzlarımız onların büyüyünce cinselliklerini yani aslında hayata dair hemen herşeyini belirliyor. Söylediklerini bir kağıda yazıp duvarlara asasım geldi ama

BANA SENİ GEREK...

 

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni,

 

Yunus'dur benim adım, gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni..

 

Yunus Emre; Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük filozoflarından biri. Onu büyük kılan ne? Allah ve Dünya algısı bence. Onun Allah’ı sevgi dolu tıpkı Hacı Bektaş ve Mevlana’da olduğu gibi.. Cezalandıran değil şükrettikçe kendini gösteren, yolları açan, hayata bereket ve ışık saçan. Okuyanlar mutlaka hatırlar Ocak ayında Amerikalı bilim adamı Psikatrist David Hawkins (1927-2012) frekanslar ve frekansların bilinç düzeylerine etkisi üzerine yıllar süren binlerce araştırma yaptığını ve bilinç haritası denen tabloyu oluşturduğunu yazmıştım. İşte Yunus Emre’nin Dünya ve Allah algısı bu bilinç haritasına göre epey yükseklerde. Yaradan’ına cennet senin olsun bana seni gerek derken tam da anlatmaya çalıştığı şey bu. Seni o kadar seviyorum ki vadettiğin cennet umrumda bile değil. 

Oğlumla geçen gün konuşuyoruz bana diyor ki anne insanlar beyinlerinin belli bir limitin üstünde kullanmayı başarırsa hasta olmuyorlarmış. Ben de diyorum ki haklısın ama ona beyinden ziyade bilinç seviyesi demek daha doğru olur Egemen’cim. İnsan zaten belli bir seviyenin altında yaşamıyor sadece nefes alıyor. Ne zaman hayatına çektiği bütün olayların sorumluluğunu alıyor  ve idrakı artıyor işte doğduğun yer orası. Bunu fark edince sınanıyor, çeşitli zorluklardan geçiyorsun ama burada yine farkındalığı elden bırakmayıp sınandığını unutmamak lazım. Sene sonu finalleri gibi düşün. Evet öğrendiğini iddia ediyorsun ama bir bakalım öğrenmiş misin yoksa idrak edememiş misin! 

 

Geçen haftaki program konuğum Deu Tıp’dan Prof. Dr. İpek Ergür’dü. Çok doyumlu bir sohbet oldu mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Konumuz cinsellikti. Hocamdan söz aldım onu ara ara çağırıp cinsellik konuşmaya devam edeceğiz. Benim için çok çok önemli bir mesele. Hele çocuklara küçükken davranış tarzlarımız onların büyüyünce cinselliklerini yani aslında hayata dair hemen herşeyini belirliyor. Söylediklerini bir kağıda yazıp duvarlara asasım geldi ama elimdeki tek silah şimdilik sosyal medyam ve köşe yazılarım. Çocuklara küçükken hissettirdiğimiz her davranış onların büyüyünce bilinç seviyelerinin temellerini atacak ama hiç şüphe yok ki pek çok şey değiştirilebilir. Biz bu dünyaya kendi idrak yeteneğimizle devraldığımız bilinç seviyemizi arttırmaya geldik. O yüzden nerde ve hangi durumda olursak olalım bir çare mutlaka var. Yeter ki gelişmeyi, uyanmayı iste! 

İpek hocamla programımda öne çıkan bazı yerler şunlar ama ben araya girip en önemlisini hemen buraya not düşüyorum; Çocuk değerlidir, cinsellik doğaldır (ama akışta olacak şekilde yani çocuğu alıp cinsellik anlatmanın bir faydası yok, o zaten ailenin her sözü, davranışını kod olarak bilinçaltına giriyor. Ben de öğrencilerime elimden geldiği kadar bu meseleyi normalize etmeye çalışıyorum. Umarım bir gün herşey çok daha farklı olur. İşte İpek hocamla öne çıkan konular;

 

1) Ahlaklı ve sağlıklı bir birey yetiştirmek için ebeveynlerin çocuklara kendilik olma fırsatını vermeleri şart. Belli sınırlar çerçevesinde birey olmak.. Özellikle 3-6 yaş arasında çocuklara yapma etme sus otur şöyle yap böyle yap demek çocuğu bastırıyor ve bu ilerleyen yıllarda çocukta yaratılan yetersizlik ve değersizlik hissine göre çeşitli cinsel rahatsızlıklara sebebiyet veriyor (isteksizlik, eleksiyon olamama, vajinüsmüs...)

2) Çocuğu sürekli azarlama ve değersizlik hisleri bugün en ağır olarak nitelendirdiğimiz pedofili başta olmak üzere pek çok cinsel sapkınlara sebep oluyor.

3)Yine 3-6 yaşlarında çocuklar kendi bedenlerini tanımak amacıyla mastürbasyon yapabilir, vücuduna dokunma eğilimleri fazlalaşabilir. Bu tip eğilimleri çocukta ayıplama ilerde yine isteksizlik, elekte olamama, kendi cinslerine yönelme gibi olayları tetikler

4) Anne ve babanın çocukla yeterince ilgilenmemesi, duygusal ihtiyaçlarını karşılayamaması da ilerde her türlü cinsel soruna sebebiyet verir.

5) Değersizlik ve suçluluk hisleri arttıkça sapkınlık artar çünkü sıradan insanlar gibi uyarılamaz bu bireyler.

6) Cinselliği ayıplama. TV’de öpüşülen sahnelerde ekran değiştirme ciddi isteksizlik ve sapkınlık yaratabilir

7) Çocukken çeşitli sebeplerden ötürü cinsiyetinin taşıdığı hormon az salgılanırsa eşcinsellik yaşanabilir fakat Dünya Sağlık Örgütü bunu hastalıktan veya anormallikten çıkaralı 20 yıl olmuş. 

8)Sağlıklı bir cinsel hayat için eğitim şart ama didaktik bir eğitim değil. Çocuk zaten anne babadan ve çevresinden heran cinsellikle ilgili kod alıyor. Hayatın akışı sırasında önemli olan bu verdiğimiz kodların farkında olmak çok önemli. Mesela tv’de öpüşen bir çift görüldüğünde hemen değiştirilme eğilimine girilirse bu çocuğa cinsellik ayıptır kodu verir. Bu kod bir ömür o çocuk cinselliği istese bile suçluluk duygusuna neden olmaktadır.

9)Sağlıklı bir birey belli sınırlar içinde çocuğun kendililik doğuştan gelen değerlilik ve yeterlilik duygularına dokunulmadan olur. 

10)Sağlıklı cinsel hayat sağlıklı toplum yüksek bilinç demektir.

11)Programımızı YouTube’daki https://m.youtube.com/watch?v=NPCcs99kO94&feature=share linkinden izleyebilirsini