Reklam
  • Reklam
SEÇİMDEN SONRA "AK GÜNLER Mİ?"
İbrahim Attila ACAR

İbrahim Attila ACAR

SEÇİMDEN SONRA "AK GÜNLER Mİ?"

22 Haziran 2018 - 16:12

Her seçim bir vazgeçiştir. Seçmenin sandıktaki tercihi milletimizin kaderini belirleyecektir. Amasya Genelgesi’nin o muhteşem ifadesiyle, “…Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır…” Türkiye’de, 1946’nın “açık oy gizli tasnif”  seçimlerini saymazsak; 14 Mayıs 1950’den bu yana serbest seçimler yapılmaktadır. Propagandalar ne denli sert geçerse geçsin, sandıktan çıkan sonuca herkes saygı göstermektedir. Bu demokrasimizin olgunluğu ile alakalıdır.

Bu seçimlerde, ülkeyi “kimin” yöneteceğini değil “nasıl” yönetileceği belirlenecektir. 16 Nisan 2017’de yapılan referandumda, %1,5 gibi küçük bir farkla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesine karar verildi. Dolayısıyla bu seçimler bu sistemin hem rövanşı hem devamı niteliğinde olacak: “Tamam mı, devam mı? Akşener ve İnce’nin seçilmeleri halinde parlamenter sisteme dönülmesi için çalışacaklarını ifade etmeleri de bunu göstermektedir. Meclisin bu süreci, her iki durumda da kargaşaya mahal vermeden yönetmesi önemlidir.

Bu seçimlerin en güzel ve en önemli yanı, partilerin tüzel kişiliklerini koruyarak “ittifak” yapmalarına imkân tanınmasıdır. Böylece “cumhur” ve “millet” ittifakı adıyla ortaya çıkan durum, geleceğin iki partili sistemine de işaret etmektedir. Başa baş geçmesi beklenen seçimlerin sonucu küçük farkarla belirlenecektir.

Ekonomi, dış politika ve içerideki devam eden tehditler bitmemiştir. Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, bunları masasında bulacaktır. Yürütmenin başı olarak tüm yetkileri kendisinde topladığından, sorumlulukları tümüyle üstlenmiş olacak, halk onu bilecektir.

Vaatler, müjdeler uzun yıllardır unuttuğumuz seçim çalışmalarını hatırlatmıştır. Büyüyen ekonomi ve yeterince büyüyemeyen refah… Yılların eksiği bir seçimle kapanmayacak elbette.

Seçim, dış politikayı şimdilik erteletmiş görünmektedir. Suriye’den Afrin’den, Menbiç’ten, Kandil’den gelen haberler beklenen etkiyi ve değerlendirmeyi oluşturmaktan uzaktır: belki doğrusu da budur. Doğu Akdeniz’de Kıbrıs açıklarındaki gaz yataklarına el koymak isteyen İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Rus Yönetimi ve Mısır’ın yaptığı girişimlere zaman ayrılamamıştır. Geçen ayın gündemi  Kudüs dahi konuşulmaz olmuştur. Bu satırlar Cuma günü yazılırken, Cuma namazı sonrası Kudüs sloganları değil seçim sloganları afakı çınlatacaktır.

Türk lirasında değer kaybı son iki ayda yaşanan düşüş, döviz fiyatlarının baş döndüren yükseliş ve inatçı faiz seçimden sonraya ertelenmiş durumdadır. Cari açık nedeniyle, hassaten dövize muhtaç bir ülkeyiz. Bunu sıcak parayla karşılama kolaycılığı yerine, daha çok çalışarak gereken teknolojik hamleleri yaparak, katma değeri yüksek mal üretip satarak karşılamayı başarmalıyız. İhracat iyi de Yüz liralık ihraç malı üretmek için, 70 liralık ithalat yapan bir ülkenin cari açık sorununu bir anda aşmasını beklemek hayaldir…

Ekonomi iyi yönetiliyorsa, kurallara uyuluyorsa, kaynaklar doğru ve yerinde kullanılıyorsa, yatırımcıya güven veriyorsa konjonktürel değişikliklerden, küresel çalkantılardan fazla etkilenmez. Piyasalarda her zaman var olan spekülatörler, Soros gibi oyuncular oyun oynama fırsatı bulamazlar. Son açıklamasında da seçimlere yönelik beyanatlarının maksadı açıktır.

Türkiye’de OHAL ciddi bir uluslararası itibar sorunu haline gelmiştir. Yaşanan yargı sorunları, yargının bağımsızlığı üzerinde oluşan kuşkular uluslararası sermayenin ülkemizde yatırım yapma cesaretini kırıyor. Az sayıdaki yatırımlar da kredi temininde zorlanıyorlar. Bu ortam devam ettikçe ekonomideki daralmanın önlenmesi mümkün olmaz.

Diğer yandan ABD Senatosu’nun  F-35 uçaklarına ilişkin atraksiyonları kabul edilemez durumdadır. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemini satın alması ve meşhur Rahip Bronson’un serbest bırakılmaması gerekçesiyle yürütülen girişimler ülkemizin hukukuna müdahale durumundadır.  

Bütün bu belirsizlikler içinde birbuçuk sene sonraya devredilecek seçimler, ülkeyi kanamalı hasta haline getirebilir, sorunlar büyüyebilirdi. Haliyle bu durum Türkiye’nin elini kolunu bağlardı. Artık 24 Haziran seçimleri ile seçim konusu gündemden çıkmış ve ülke rotasında yoluna devam edecektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar