Reklam
  • Reklam
SORU - CEVAP
Beril Yaşar

Beril Yaşar

SORU - CEVAP

26 Ocak 2019 - 11:08

SORU-CEVAP

 

(BANA GÖRE)

 

-Mutluluk nedir?

İstediğin şeyleri yapmaktan daha öte esas mutluluk istemediğin şeyleri yapmamaktır. 

 

-Sürekli bir mutluluk var mı?

Mutluluk demeyelim ama huzur var. Kendine ve Dünya’ya dair doğduğundan bugüne aklına, duyguna, düşüncene girmiş yabani otlardan ayrılmak, kendini ve olanı olduğun gibi kabul etmek iç huzuru getirir, yaşanılan sıkıntılı olaylar karşında daha dik durmayı, daha kontrollü geçişi sağlayabilir.

 

-Hayat nedir?

Fonda dönen bir sürü derde rağmen bakış açısını değiştirip fondakilerle ahenkle dans etmektir. Sıkıntılara rağmen hayatla ahenkle dans etme becerisi geliştirmek.

 

-Eğer iç sıkıntılar depresyon ya da agresyon şeklinde ortaya çıkıyorsa hangisini tercih edersin?

Depresyon. Depresyon içe duyduğun öfke ve depresyondan çıkabilirsen gelişme kapasiten çok daha yüksek. Agresif (öfkesini dış nesneye vermiş) kişilere öfkenin esas kaynağının bu olmadığını anlatmak gibi bir sıkıntı doğabiliyor. Kişinin öfkesini akıtacak nesne bulamaması halinde öfkesinin kendine dönmesi gelişimin ilk ve çok büyük adımı. Ama kısa sürede burdan çıkmak kaydıyla.

 

-Gelişimin aşamaları neler?

Farkındasızlık; Yaşadığını zanneden ama çoktan sizlere ömürlük olanlar

Farkına varan ama duygularını onaramayanlar; En kötüsü. En araf..Hayatın sorunlarının çekilmez olduğunu savunan, şikayet eden, hayattan coşkuyla keyif alamayan, koşulsuz insan sevgisini, kendinden daha çok insanlığın çıkarını düşünemeyenler, depresyonu kronik hale gelenler

Farkında ve duygularını onarmayı başarabilenler; En çok hayallerini kurduğum mertebe. Bilgelik. Şükran dolu bir iç genişliği, kimseyi yargılayamama, aşk duygusunun bir ömüre batırılmış hali.

 

-Hastalık mı hasta mı?

Bu haftaki programımda Psikiyatrist Ozan Pavzantoğludedi ki “Hastalıktan ziyade hasta vardır lafı en çok psikiyatriye uyar. Binlerce hastaya bipolar tanısı koyulabilir ama atak dönemini bir kere de geçiren var daha fazla da.” Hocama kesinlikle katılıyorum. Okuduğumuz, inandığımız kendimizle ilgili  gerçeklerin değiştirilebilir olduğunu idrak etmemiz şart aksi taktirde zihnin başkaları tarafından oluşturulmuş sınırları içinde kalırız.

 

-Zihnin başkaları tarafından oluşturulmuş sınırları??

Şimdiye kadar girdiğin her türlü kalıp. Ben bu değilim bundan çok öteyim..

 

-Aşk mı cinsellik mi? 

Mümkünse ikisi ama illaki seçim yap dersen aşk ruhun, cinsellik bedenin gıdası. E bu durumda Aşk cinselliğe fersah fersah tur bindirir.

 

- “Ben onu bir kaç kere aradım ama o aramadı. Yine de ben onun gibi olmayacağım ona onun bana davrandığı gibi davranmayacağım büyüklük ben de kalsın”

Bu büyüklük değil istenmediğin yerde sınırlara girmektir. Bu dediğin şey olumsuz duygularda olabilir; onun öfkesiyle ona yanıt vermeyeceğim gibi. Ki bu son derece sağlıklıdır. Ama seni aramayanı aramak, sana gelmeyene gitmek gerçeğe gözlerini kapatmak gibi.. İlişkiler senkronize akarsa gerçektir; bir adım sen bir adım ve birlikte dans etmek gibi. 

 

- Seni istemeyenler peki?

Paşa paşa saygı duyacaksın! Kimse seni istemek zorunda değil, tıpkı senin kimseyi sevmek zorunda olmaman gibi. Sevmiyorsa, terkettiyse, aramıyorsa saygı şart. Sen de günün birinde çok sevdiğin bir arkadaşından ya da sevgilinden soğuyabilirsin işte tam da burada kendine de saygı duy ve kendine de yol ver. 

 

-En çok uzak durulacaklar listesi;

1) Kendi duyguların içindeki yabani otların

2) Kendi düşüncelerin içindeki yabani otların

3) Kendi davranışların içindeki yabani otların

 

-Ulaşılacak en üst mertebe;

Farkındalıklı saf bilinç.. (Hayallerimin titresi) 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar