Reklam
  • Reklam
Cennet bir yer değil, bir bilinç boyutudur
Beril Yaşar

Beril Yaşar

Cennet bir yer değil, bir bilinç boyutudur

21 Kasım 2017 - 11:07

Geçen yıl tam bu zamanlar.. Okulumuzun bir fakültesinde öğrenci temsilcisi seçilecek. İki grup arasında kıyasıya rekabet, tehditler havada uçuşuyor, korkutmalar falan o biçim, zannedersiniz Fransız İhtilali yapmışlar hükümeti paylaşamıyorlar! Rekabetin kümelendiği alan ise etnik kimlikler.

Derslerde hep atıp tutuyorum 70'lerde ve 90'larda Türkiye'yi etnik kimlik üstünden çok çalıştılar bölmeye Pardon! Daha doğrusu iç karışıklık yaratıp kendi ağlarına düşürmeye.. İşe yaradı mı yaradı! Sağolsun 12 Eylül'ün olmasında emeği geçen bütün oyuncuların bunda payı pek büyük!

Artık yabancı sermayenin kucağında keklik gibi oturuyoruz pek kıymetli neoliberal politikalarımızla. Her neyse lafı uzatmadan konuya dönelim! Bölünmek tehlikelidir arkadaşlar. Hele etnik kimlik ve din üstünden bölünmek fena tehlikelidir. Peki ülkeler ve insanlar neden bölünecek kadar kendilerini etnik kimlik üzerinden tanımlar? Çünkü özbenliği ile henüz tanışmamışlardır. Bir insan ne zaman kendi olmaya ne zaman birey olmaya başlar biliyor musunuz arkadaşlar; geçmişinden gelenleri, çevresinden dikte edilenleri yani kendini sorgulamaya başladığı zaman. Bunların hangileri benim özüme ait, hangileri ben farkında olmadan dikte edilen kodlar? Elbette etnik kimlik kutsaldır ama her etnik köken ve eşit dereced! Kimse o ırka mensup diye üstün değildir ve eğer bunu savunuyorsa bilinç düzeyi yerlerdedir. Irk tüccarlarının peşinden gitmeyin arkadaşlar..

Ne Türkçüler biliyorum "Irmağı'nın akışına ölürüm Türkiyem" şarkısını söyleyip ırmağa çöp atan, ne Kürtler biliyorum Kürtlere özgürlük deyip Doğu Anadolu'da yaşayan Kürt halkımıza hayatı zindan eden! Biz bu değiliz ki.. Irk bizim seçmediğimiz milyonda bir parçamızdan biri.. Üstelik insan özü yani ruhu itibariyle sonsuz, sınırsız ve ölümsüzdür. Beden ölür, ruh ölmez, boyut değiştirir. Ve insanın bu dünyada kendine yapacağı en kötü şeylerden biri dayatılmış kalıplara girmektir. Elinizde öyle bir evren var ki sınırsız sevgi, muazzam mucize ihtimalleri var. Tüm bu mucizeleri yaşamak, kendini deneyimlemek varken ırk tacirlerinin peşinden koşmak, kendini olmadık kalıplar üstünden tanımlamak niye? Evet evren boşluk kabul etmez ve kendimizi bişey üstünden tanımlamak ruhsal bir ihtiyaç gibi gelebilir (başarı, din, ırk, örnek insan, servet, koltuk..) Ama bu tanım kalıplarına sıkışıp kalmak insanı zaman içinde çıkmaza sokar ve mutsuzluk kaçınılmazdır.

Kendini tanıyan insan bölmeden sever, herkes için çalışır. Sadece hastalıklı beynin seni beni Kürdü Türkü Alevisi Sünnisi Sağı Solu vardır.. Ideolojiler bunlar üstünden kurulmaz.. Herkesin yararını gözetecek şeylerden olur örneğin çevreyi korumak, engellilerin yaşam alanlarını çoğaltmak gibi..Irkımızı biz seçmedik ama iyi insan olup olmamak bizim kararımız. Ötekileştiren her ideolojiyi savunmaya devam ettiğimiz sürece bu dünyada huzurumuz olmayacak çünkü yaradılış sebebimiz bir olmak, önce kendi özümüzün, sonra da başkalarının hayatlarına dokunmak. Bunu anlayıncaya kadar acılara, huzursuzluklara, gereksiz itişmelere, teröre kavgaya devam..Sözün sahibini bilmiyorum ama aynen şöyle "Öldükten sonra Araf'a gidiyorsun. Cennet mi cehennem mi orada bekliyorsun. Tam orada bir ayna var. Aynaya baktığın zaman dünyada yaşarken olabileceğin en üst seviyedeki halini gösteriyor. Bütün potansiyelini değerlendirdiğin ve kendini gerçekleştirdiğin halini. Karşısında da senin yaşadığın hayat var. Bir şekilde o aynada kendinle yüzleşiyorsun. Olamadığımız halimiz aslında herbirinizin cehennemi. Ve cennet denilen kavram bir yer değil bir bilinç boyutu.. Unutmamak dileğiyle..

YORUMLAR

  • 1 Yorum

Son Yazılar