CHP insan odaklı, Türkiye'nin çıkarlarına endeksli siyaset yapıyor

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "CHP insan odaklı, Türkiye'nin çıkarlarına endeksli bir siyaset yapıyor." dedi.


CHP insan odaklı, Türkiye'nin çıkarlarına endeksli siyaset yapıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu seçimlerde sandıkların tamamına sahip çıkacağız. İYİ Parti,Saadet Partisi, Demokrat Parti ve sivil toplum örgütleri ile sandıklara sahip çıkma konusunda güzel bir iş birliği yaptık ve güçlü bir bilgisayar altyapımız var." dedi.

Medyascope canlı yayınına katılarak gazeteci Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin seçimlere farklı bir atmosferle girdiğini belirterek, toplumun 17 yıldır ülkeyi yöneten siyasal iktidarın getirdiği ağır maliyetle yüz yüze geldiğini ifade etti.

Ekonomide günü kurtarmaya çalışan kararların alındığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "En büyük hata, hazinenin başına devlet yönetiminde hiçbir bilgisi, birikimi olmayan bir insanı getirip hazinenin teslim edilmesidir." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Ali Babacan olsa, farklı olur muydu?" sorusu üzerine, "Nasıl karar alacaklar bilemiyorum. Ali Babacan devlette, liyakata önem verirdi. Ali Babacan ile çalışan bizim arkadaşlarımız da vardı, daha sonra CHP'den siyasete giren. Babacan'ın, özellikle Batı sermaye gruplarına verdiği bir güven de vardı. O çerçevede bir politika izliyordu. O politikanın da bize göre eleştirilecek yönü çoktu ama en azından kendi açısından tutarlılığı vardı." değerlendirmesinde bulundu.

"Ahlaki olmayan bir kumpastı"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le ortak çalışmaları hakkında görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Millet İttifakı bir yasal zemine dayanıyordu. Seçim kanunu çıkmıştı. O seçim kanununa göre siyasal partiler bir araya gelip ittifak oluşturabiliyorlardı. Özel bir düzenlemeydi. Yerel yönetimlerde ittifakı öngören bir yasal düzenleme yok. Yasal düzenleme olmadığı için, yasal zeminde siyaset yapmayı arzu ettiğimiz için biz buna bir iş birliği dedik. Bazı yerlerde CHP-İYİ Parti. Bazı yerlerde Saadet-İYİ Parti ve CHP iş birliği yaptık. O nedenle ittifak demedik. Teknik olarak da, yasal olarak da ittifak yok, iş birliği var."

İYİ Parti'yle güzel bir iş birliklerinin olduğunu, ancak bazı yerlerde herkesin kendi adayını gösterdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Örneğin Mersin'de, her parti kendi adayını gösterdi. Mersin'de, İYİ Parti'ye kumpas kuruldu. Ahlaki olmayan bir kumpastı. Bir kişinin satın alınması. Nasıl satın alındı bilmiyorum. O kişinin gidip de saat 17.00'ye kadar belediye başkanının ismini vermemesi, başlı başına siyasette skandaldır. Benim merak ettiğim, o listeyi seçim kuruluna vermeyen kişinin, Mersin sokaklarına hangi yüzle çıktığıdır. Normalde Mersin'i terk etmesi lazım." diye konuştu.

"Türkiye, bütün bu olumsuzluklara rağmen, bölgesinin en güçlü ülkesi"

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile kampanyayı "beka" meselesi üzerine kurduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ne seçimi yapıyoruz? Muhtarlık seçimi yapıyoruz. Bunun beka ile ne ilgisi var? Belediye meclisi üyesi seçeceğiz, il genel meclisi üyeleri seçeceğiz. İlçe belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, birisi seçilecek, belediye başkanlığı koltuğuna oturacak. Büyükşehir belediye başkanları aynı şekilde beldeye hizmet götürecek. Kaynakları, bütçesi var. Borç alacak veya borçları ödeyecek. Bir şekilde kenti yönetecek. Bunun beka ile ne ilgisi var. Neden bu noktaya getirmek istiyorlar. Ufukları bitti.

'Ekonomi, işsizlik, çiftçi, sanayi, esnaf' deseler, başarısızlar. Sosyal devlet çökmüş. 'Adalet' deseler, adalet kalmadı. 'Hukuk' deseler, hukuk diye bir şey yok. O zaman ne yapalım 'Memleketin beka sorunu var.' Nerede beka sorunu var? Bu laf neyi düşündürüyor topluma, Türkiye geleceği olmayan bir ülke konumuna geldi. Kim getirdi? 17 yıldır yönetenler. Bunun farkında değiller. Türkiye, bütün bu olumsuzluklara rağmen, bölgesinin en genç, en dinamik ve en güçlü ülkesidir."

"Para var işte, yapıyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'nin AK Parti'den devralacağı belediyeleri nasıl yöneteceğine" ilişkin bir soru üzerine, sağlıklı planlama, bütçeleme ve yatırım yapacaklarını, kaynağı yerinde ve zamanında harcayacaklarını ve savurganlık yapmayacaklarını anlattı.

Devralacakları belediyelerde asgari ücretin, 2 bin 200 lira yapılacağını belirten Kılıçdaroğlu, Ankara, İstanbul, Antalya, Mersin, Adana, Bursa'nın büyük imkanlarının bulunduğunu, İstanbul ve Ankara'dan daha küçük bütçeye sahip olmasına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesinin kredi notunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kredi notundan daha yüksek olduğunu söyledi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, seçilecek olan muhalefet partilerinin belediye başkanlarının, personeline maaş bile veremeyeceğini söylediğini" ileri süren Kılıçdaroğlu, "Hayır. Çok daha güzel maaş ödeyecekler. Asgari ücreti de 2 bin 200 lira yapacaklar. Vatandaşı korkutuyor. Bizim belediyeler ödüyor, yatırım da yapıyor, hizmet de üretiyor. Hükümet özel olarak torpil mi yapıyor? İzmir, kendi metrosunu yaptı. Ankara, İstanbul bütçeleri çok daha fazla olmasına rağmen beceremedi bunu. Harcamalara müdahale olamaz, yasal çerçeve lazım. Belediye Gelirleri Kanunu var, merkezi hükümetin topladığı vergilerden belediyelere giden paylar var. Bunların ölçüleri de yasalarla belirlenmiş vaziyette. Erdoğan'ın söylediği, 'Ben seçimleri kaybediyorum ve son bir çıkış noktası arıyorum.' anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin her ilçeye okul yaptırdığını ve Milli Eğitim Bakanlığına teslim ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın haberi var mı bundan? 'Para gelmezse yapamazlar.' Para var işte, yapıyor, üstelik senin yapmadığın okulu yapıyor. Meraların ıslahını büyükşehir belediyesi yapıyor, normalde merkezi hükümetin bütçe ayırması lazım. Ayıramıyor ama bizim büyükşehir belediyesi yapıyor." dedi.

"Bireysel olarak Sayın Bahçeli'yle bir sorunum yok"

Kemal Kılıçdaroğlu, "MHP ile birlikte cumhurbaşkanı adayı çıkarttınız, yakındınız, şimdi Devlet Bahçeli her konuşmasında muhakkak size eleştiri getiriyor. Görüşler mi farklılaştı?" şeklindeki soruya, şu karşılığı verdi:

"Biz nasıl bakıyorsak, yine aynı pencereden bakıyoruz. CHP insan odaklı, Türkiye'nin çıkarlarına endeksli bir siyaset yapıyor. Bahçeli, değerli bir siyaset insanıdır, bireysel olarak Sayın Bahçeli'yle bir sorunum yok, bireysel olarak onu rahatsız edecek, incitecek bir söz kullanmamaya da dikkat ederim. Aynı şeyi Erdoğan için de yaparım, bireysel olarak rahatsız edecek, incitecek bir şey söylememeye özen gösteririm. Kişilerin yaşamlarına saygı gösteririz.

Siyaseti eğer ülkeye hizmet olarak tanımlıyorsak, ülkeye hizmet etmek için yola çıktıysak, o zaman düşünmemiz gereken ülkenin çıkarlarıdır ve bu çıkarlar çerçevesinde hizmet ederiz. Cumhur İttifakı'nı kurdular, ittifak kurdukları için eleştiri getirmedik. Biz de İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti'yle ittifak yaptık. Onlar bize kızdılar, 'zillettir' falan, hiçbir şey demedik. Biz, onları ülkeyi getirdikleri nokta açısından eleştirdik. Benim açımdan Bahçeli'nin yarattığı en büyük hayal kırıklığı, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikasının 25 yıllığına Katar ordusuna peşkeş çekilmesine karşı çıkmamasıdır."

"Bir kabahat varsa seçmende değil, bizdedir"

Kılıçdaroğlu, medyanın yaklaşımını eleştirerek, tarafsızlığıyla bir dönem önemli bir işlev üstlenen bir medya grubunun da "havuz medyası" sınıfına girmesinin kendisini üzdüğünü ifade etti.

Siyasetçinin eleştirilebildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizim görevimiz, eleştiriye büyük bir dikkatle bakmak ama günün 24 saati iftiralar üzerinden giden bir eleştiri, gerçek olmayan olaylar üzerinden giden bir karalama kampanyası. Üstelik bunu devletin derinlikleriyle iş birliği yaparak götürüyorlar. Olacak şey değil." ifadelerini kullandı.

Davet edildikleri yayınlara katıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Geçmişte tarafsız olan bir televizyon kanalı, bana öngörüşmelerde davet ettikleri belli bir günü iptal ettiler, çıkarmadılar. O gün belirlemişti, çıkacaktık ama olmadı." dedi.

Kılıçdaroğlu, kendisini sıkıştırabilmek ve zor duruma sokabilmek için sorular soran yayınlara katılmaya da razı olduğunu belirterek, "Aman sakın şunu sorma, demem. Şurada yanlışım varsa, 'evet, yanlış oldu' deriz. Şimdi bize yasaklar getirme, televizyonlara çıkarmama, saraydan talimat alıp bu çerçevede haber yapma, belli haberleri, gerçek dışı haberleri 72 saat internet sitesinde tutma gibi doğru olmayan şeyler var." diye konuştu.

"İktidarın beka söyleminin muhalefeti konsolide ettiği yönünde yorumların olduğu" aktarılan Kılıçdaroğlu, araştırmacıların bunu bilimsel verilerle değerlendirmesi gerektiğini belirterek, "Ama şunu söyleyebilirim, 24 Haziran akşamı iyi sınav vermedik. Sonuçta bir kabahat varsa, kabahat seçmende değil bizdedir. Bütün eksikliklerimize rağmen, bir demokrasi mücadelesi veriyoruz." ifadelerini kullandı.

"Sandıkların tamamına sahip çıkacağız"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçimde sandıkların tamamına sahip çıkacaklarını belirterek, şunları kaydetti:

"İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve sivil toplum örgütleri ile sandıklara sahip çıkma konusunda güzel bir iş birliği yaptık ve güçlü bir bilgisayar altyapımız var. Avukat arkadaşlarımıza da teşekkür ederim. Avukatların bu süre içinde önemli bir rol üstlendiklerini biliyorum. Onlar CHP'nin, sağlıklı sonuçlar elde etmesi için değil, sistemin sağlıklı sonuç vermesi için orada olacaklar.

Seçim güvenliği konusunda endişemiz yok. Şunu söyleyebilirim, kamunun görevlendirdiği elemanlar doğru dürüst bir seçim yapacaklar ve adil davranacaklar gibi bir kolaycılığa asla girmedik ve bunu kabul etmiyoruz. Güvenliği sağlayacak olanlar bizleriz. Sandık başında olan siyasal partilerin temsilcileri, müşahitler ve gönüllü kuruluşlardır."